Ermenilerin Müslümanlara yaptığına Rus başkomutan da dayanamamış!

A -
A +
"Köyde eli silah tutacak hiç kimse kalmadı. Mecburen şehre hicret ettik."
 
Hasan:
- Ermenilerin; birçok yerde Müslüman kadını ve çocuklarını tekke ve mescitlere doldurarak yakmış olduklarına şahit oldum! Ulemâdan Şeyh Abdulkadir Efendi, işkence edilerek şehit edilmişti. Bu acı durumda bile yüzü tebessüm hâlindeydi.
- Kim bilir gözüne ne göründü?
- Gideceği makamı görmüştür Nene bacım.
- Şehit tabii…
- Bir Ermeni, bir taze gelinin yanağını ısırarak parçalamış!..
- Tövbe! Tövbe!
- Muş, Bitlis ve Pülümür civarında ahırlara kapatmış oldukları Müslümanları, petrole bulayıp ateşledikleri camışların hücumuna terk etmek gibi vahşette de bulunmuşlar!
- Kimin aklına gelir böyle şeyler?
- Düşman da şaştı, bu mezalime…
- İşin dehşeti ortada…
Hasan bir soluklandı, yine anlatmaya devam etti:
- Yapılan mezalim öyle büyüktü ki, işgalci diğer düşman kuvvetleri de olan bitenden rahatsız olmaya başladı. Müdafaasız, savunmasız fukara Müslümanlara yapılanlara dayanamayan Rus başkomutanı “Bütün bu insanlık dışı hâllere son verilmezse Müslüman halka silah dağıtmak mecburiyetinde kalacağını” söyleyerek işin vahametine dikkatleri çekmiş.
- Demek Uruslarda biraz merhamet varmış!
- Onların içinde Kazan Müslümanlarından olanlar var. Tabii vicdanları elvermiyor. İkaz ediyorlar amirlerini. Yine bunlardan biri de Rus Albayı Griasnoff, genç bir Ermeni kızını bir caminin avlusuna götürerek Ermenilerin yaptığı mezalimi göstermiş, yapılanlar karşısında üzüleceğini beklediği kızın büyük bir zevkle kahkaha attığını ve yapılanları; “hak etmişlerdi” diyerek tasvip ve teşvik ettiğini, beğendiğini söylemesi karşısında, bu Ermeni kızdan tiksindiğini ifade ettiğini duymuştum.
- Türkler kadar başlarına taş düşsün! Biz kime ne yaptık ki, kinleri bitmiyor, dinmiyor da?
- Kimseye bir şey yaptığımız yok! En tabii hakkımız olan vatanımızı müdafaaya çalıştık sadece.
- Bunlara; “eller yukarı” teslim olsak bile, yine ve gözlerini kırpmadan aynı zulmü, daha fazlasıyla yaparlar!
- Aynen! Bilindiği gibi harp devam ettiği müddet içerisinde eli silah tutan bütün Türk erkekleri cepheye sevk edildi. Böyle olunca cephe gerisinde sadece kadın, çocuk, yaşlı, yaralı ve sakatlar kalmıştı. İşte Ermeniler Müslüman köy ve kasabalarını böylesi bir emniyet zaafı içinde buldular ve savunmasız bu insanlara akla hayale gelmedik işkence ve zulümler yaptılar.
- Bizim durumumuz da aynı. Köyde eli silah tutacak hiç kimse kalmadı. Mecburen şehre hicret ettik. Peki, Osmanlı ne yaptı, eli kolu bekledi mi Hasan’ım?
- Ermeniler, Müslüman halka; aklın, hayalin almadığı zulmü reva görürken, Devletimiz; mütareke sonrasında evlerine, yurtlarına dönen, askerlerimizin geride kalan çoluk çocuğunu öldüren ve evlerini barklarını yakıp yıkan Ermenilere misilleme yapmaması için lazım gelen bütün tedbirleri aldı.
- Tedbir dediğin de ne abi?
DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.