"Siz de iyilik peşindesiniz biz de…"

A -
A +
 
Kapışılan ekmekleri katıksız yiyen çocukları seyrederken gençleşiyordu.
 
Kadıncağız ne bilsin maksatlarını, bu soğuklarda, sıcak bir odanın sıcak köşesinde hayal âlemine dalabilmenin, ne güzel olacağını, bir kez olsun dahi düşünmemiştir ki. Hele püfür püfür esen yellerde savrulan çocukların koşuşturmalarını, bir dağın kayalıklarına tırmanmalarını, oradan bir göle balıklamasına atlamalarını nasıl hissedip anlayacaktı ki? Hele hele; “kaçın kaçın geldik” deyip bağrışmalarını… O âlem başkaydı, hayaller farklı, hakikat ise daha bir zordu.
Nene’nin Hasan babası da yan odada onları bekliyordu. "Babacım, günlerdir üstünü başını değiştirmemiş, gariban çocuklar gibi boynu bükük.” konuşulanları duymuş olmalı ki; “Hadi yeter” dedi sessizce.
Zeliha ananın Tekgöz’ü, bir dağ köyünde uçsuz bucaksız bir mağaraya oturmuş, ayaklarının arasından tek tek geçen koyunları sayıp sırtlarını okşuyordu. Maksadı; ağıla girme ihtimali olan düşmanı yakalamaktı.
Çocuklar; hekâtın bitirilmesine üzülüyorlardı. “Ne güzeldi! O biter, AYIKULAK başlardı, ne aceleleri vardı, bu ihtiyarların?” deyip başka bir şey demiyorlardı. Bir anlık sükûneti fırsat bilen ihtiyar kadın, zar zor yerinden kalktı, elindekileri çocuklara dağıttı.
- Çocuklar kusura bakmayın bugün tandır günümüzdü. Bunları sizler için pişirmiştim. Araştırdım, Nene Gelinlerde olduğunuzu öğrenince de buraya getirdim.
- Çok sağ olasın eze!
- Afiyetler, şifalar olsun çocuklar!
- Allah bereket versin eze!
Kapışılan ekmekleri katıksız yiyen çocukları seyrederken gençleşiyordu. Müsaade isteyip oradakilere hitaben “İyilik Allah rızası için yapılır ve unutulur” dedi, sadece. Nene, ekmek satıcısı sandıkları kadının mübârek, muhterem bir hanımefendi olduğunu anlamıştı ama kimdi, kimin nesiydi tam bilemiyordu, hatasını tamir için koştu nazikçe elini öptü.
- Anacığım kusuruma bakmayın…
- Kusurluk bir şey yok evladım! Siz de iyilik peşindesiniz biz de… Tarzımız farklı sadece, o da olacak. "İlla da benim gibi düşünsünler" diye beklemek yanlıştır! Mücadele, kavga ve dövüşlerin temelinde inceleyin, hep bu anlayış yatar; “Niçin benim gibi düşünmüyor?” suali vardır da kimse bilmez.
- Aynen… Eze kimlerdensiniz?
- Uzun hikâye de… Kızım bize burada Bevelkâsımlı diyorlar! Siz de öyle bilin yeter!
- Seyyid Ahmed Merâmî Hazretlerini tanır mısınız?
- Nasıl tanımam?
DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.