Eski programın hesabını kim verecek?

A -
A +

Ümit fakirin ekmeği; bir kere daha ümidleniyoruz. Kemal Derviş'in 50 günü aşkın bir zamanda -kısmen- hazırlayıp sunduğu program, ya "dağ fare doğurdu" diye yerin dibine batırılıyor veya aşırı iltifatlara mazhar oluyor. Ne olup olmadığını zaman gösterecek. Derviş'in iyi niyetinden şüphe yok. Doğru; ama, Türkiye'nin arzettiği felaket manzaraları da ortada. Pratiğe dönük pek bir reçete sunulmuyor. Aksine daha bir süre sıkıntının devam edeceği haber verilmekte. Uzun sözün kısası; bundan böyle herkes, istese de istemese de ayağını yorganına göre uzatacak. Borçla yaşayarak har vurup harman savurma dönemi bitmek zorunda. Akıllar başa devşirilirse biter; yoksa o kriz biter, öbürü başlar. Bir de tabiî o "herkes" şartının yerini bulması lazım. Nimet de külfet de dürüstçe paylaşılmalı. Mermere kazırcasına hafızalara nakşedilmesi gereken gerçek şu. Önce kazan, sonra harca. Ve her halükârda tasarruf. Yoksa yabancıların güdümünden kurtulmak imkânsız. Düşündürücü değil mi? Başbakansa sıradan bir vak'a gibi veriyor. Kemal Derviş'in açıklama yapacağı sabahın gecesinde İMF Başkanı Köhler, Türk Başbakanı Bülent Ecevit'i arıyor ve programa siyasi destek verilip verilmeyeceğini soruyor. Başbakan, destekte bulunacaklarını bildiriyor veya vaad ediyor. Peki... Destek verilmeyeceği bildirilseydi? O zaman da krediler hayal olurdu. Şimdi hakikat mi? Hayır değil. Bugün için yine hayal. İMF ve diğer finans merkezleri TBMM'nin 15 kanunu yapmasını beklemekte. Bu kanunlar, ne zaman yapılır, nasıl yapılır, ne kadarı istedikleri gibi olur? Hepsi gelecek zamanlarda ortaya çıkacak. Ya İMF, Dünya Bankası vs.'nin istediği gibi olmazsa!.. Herhalde bu program, bir tasavvurdan ileriye geçemez. Halbuki en nihayet alınacak yardım kaçan para kadar. Diğer tarafın Derviş'i muvaffak kılmak için özel bir gayretleri varsa o başka. Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı'nı bakanlık stajından Başbakanlık koltuğuna taşıma niyetleri olabilir. En garibi ise bundan böyle hükümetlerin, yönetimin, yönetim kadrolarının halka yalan söylenmeyeceğinin programla karar altına alınması. Maddenin zıddı nedir? Şimdiye kadar hep aldatıldığımız. Derviş projesine ne hasım olmalı ve ne de olanca ümidi bu programa bağlamalı. Halep ordaysa arşın burda. İşte Derviş, işte Türk ekonomisi, işte İMF, işte dünya. Zaten gölge başbakan gibi, kabinenin 4. ortağı gibi. Global yönlendirici irade ile işleri tanzim ve tashihe memur edildi. Esas sağlıklı yorum çarşambadan sonra mümkün olur. Şayet yardımlar gelmezse yorumların parlaklığı, ümitlerin yüksekliği de bir para etmez. Yeni program takip edilmeli. Düzeltilmesi gereken taraflarının düzeltilmesi için yol göstermeli. Dış yardımların temini maksadıyla ne lazımsa yapılmalı. Hatta daha hürriyetçi olması bekleneceğinden Derviş'in yükseliş yolu bile açılabilmeli. Fakat eski program da unutulmamalı. Bu toplum iki yıl boyunca olmadık sıkıntılara katlandı. Rüzgâr esse "aman istikrar programı" dendi. Hükümete kaşının üstünde gözün var denemedi. Sebep istikrar programı. Ne fedakârlıklar yapıldı halbuki o program için. Sonunda yoksullaşmalar yüzünden intiharlar, cinayetler bile işlendi. Boşanmalar oldu. Cinnet getirenler çıktı. Ve Türkiye, eşi görülmemiş bir ekonomik krize sürüklendi. Öyle bir hava veriliyordu ki cihan yıkılsa İstikrar Programından vaz geçilmeyecekti. Ne vaz geçilmesi? Enflasyonu tek haneli rakkamlara düşürmek için hiçbir taviz verilmeyecekti . Sonunda iktisadi hayatımız çöktü. Nihayet yabancılar bize ve kendilerine yakın birini göndererek işleri yoluna koymasını istediler. Derviş Programının çok bilinen kısa hikâyesi böyle. Az gidip uz gittikten sonra aldığımız yolsa tekrar iki haneli yüksek enflasyona dönmekten ibaret. O halde önceki başarısızlığın hesabını kim verecek? Kim ödeyecek kayıp yılların hesabını, çekilen maddi mânevi eza ve cefayı? Bu kadar pişkinlik olur mu? Onu içine, bunu içine sindiremeyenler, bir büyük bozgunu nasıl içlerine sindiriyorlar? Eğer bu memleket hakikaten bir hukuk devleti ise hesap sorulmalı. Bir yazarın hatıratını toplatmak kolay. Zor olan işte bu. Son cümle şu olabilir. Bir Ispartalı'nın -Demirel-dönemi kapanırken bir başka Ispartalı'nın ki -Derviş- başlıyor. Isparta ilimiz Sadrazam, Başbakan ve Cumhurbaşkanı çıkartmakla tanınmıştır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.