Gül gül İstanbul

A -
A +

İstanbul'un güzelliğini tartışmak kimin haddine? Şair Nedim, mesleğine mahsus o ünlü mübalağa ile asırlar öncesinde İstanbul'u ne de güzel yüceltmişti. "Bir sengine yekpâre Acem mülkü fedadır". Türkçe'nin büyük ustası, İstanbul'un bir taşına bütün acem mülkünü feda ediyor; pekalâ Acem mülkü nedir? O dahi farklı şekilde yorumlanabilir. Umumi kanaat, Nedim'in kastının Acem diyarı yani İran olduğu şeklinde. Eski dünyamızda "Acem" denilince İran/Fars anlaşılırdı. Hususi olarak bir anlam yüklemek gerekirse, Nedim Efendi'nin mübalağasını hatta belki O'na rağmen daha da büyütebiliriz. Acem, Arapça'da gayrı, demektir, yabancı. Sevgili Peygamberimizin -aleyhisselam- "Arabın Aceme, Acemin Araba bir üstünlüğü yoktur; üstünlük ancak takvadadır" mealinde buyurdukları hadisi şerifteki 'Acem' İranlı değil, Arap olmayan her ırktan kişidir; daha ziyade de mü'min. Bu İstanbul'un en az üç çeyrek asır boyunca ihmal edildiği, yakılıp yıkıldığı, incitildiği acı bir hakikattir. Şükür o günler arkada kalıyor. Şimdi sevinme vakti. Evet, artık, mor salkımlı, hanımelli, bahçeli, her birinde bir alay insanın yaşadığı ahşap konaklar yok. Ama onlarda hayat sürenler de yok. İstanbul aynı zamanda bir taşra istilasına uğradı. Taşralı İstanbullulaştıkça İstanbul kendine geliyor., Fatih Sultan Mehmed'in en büyük kerameti İstanbul'u fethetmesidir. Bir düşününüz; bugün İstanbul bizde olmasaydı halimiz nice olurdu? Eh işte; Kongo seviyesinde seyreden bir memleket. İstanbul, tarih ve tabiat eliyle ilahi kudretin tayin ettiği, dünya durdukça durası, bir kutlu merkezdir.. Ticaret, sanayi, kültür ve medyadaki üstün yerini hep korumuştur. Fiilen de yazlık asitanedir... İstanbul-Moskova hattında cereyan eden bir bavul ticaretinin bile yurda faydası ortadadır. Bugün İstanbul'dan hemen bütün dünya başkentlerine havai köprüler vardır. Türk turizmi en az yüzde 50'si ile İstanbul'dur. İşte o bir taşına bütün İran'ın veya dünyanın feda edildiği İstanbul yeniden keşfediliyor. 1980 sonrasının en hayırlı gelişmelerinden biri İstanbul'u kurtarmaya dönük faaliyetlerdir. O faaliyetlerin altındaki ilk imza Bedrettin Dalan'ındır. Sonra Recep Tayyip Erdoğan geldi. Şimdi de Ali Müfit Gürtuna. Bu üç isim İstanbul'un şansı olmuştur.. O şans olanca güzelliği ile sürüyor. İstanbul, temizlenmekte, ağaçlandırılmakta, düzene sokulmakta... Bir bahçe titizliği ile tanzim edilerek caddeler, meydanlar güller ve envai çeşit çiçeklerle donatılmakta. İstanbul yüzümüze gülüyor. Memnunuz, emeği geçenlere duacıyız. Çok iş yapıldı, daha yapacak çok da iş var. Bir devlet hacmindeki şehre hizmet kolay değil. Buna rağmen esas İstanbul, suriçi asla ihmal edilmemeli. İstanbul'un ruhu suriçidir. Suriçi layık olduğunu bulursa İstanbul , eski günleri hatırlatan bir ihtişama kavuşur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.