Demirelname

A -
A +

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, sıkışıldığında halka gitmek gerektiği gerçeğini dile getirdi. Demirel'in tesbitleri önemli. O'na göre Türkiye, kendi içinde moralsizliğe, şevksizliğe itimatsızlığa sürüklenmiştir. Türk halkının kendi hükümetiyle rejimine güveni azaldığı için bunun böyle götürülmesi de mümkün değildir. Süleyman Demirel, bu dediklerinden sonra sözlerini daha da pekiştiriyor... -Hangi televizyonu açsanız vatandaşın hükümete, devlete güveninin olmadığı yolunda izlenimler alıyorsunuz. Bunlar fevkalade doğru. İtirazı mümkün değil. Nitekim geniş yankı ve destek buldu. Tek muhalif sesse koalisyon muhitlerinden. Halbuki: Aksakal, onları rencide etme niyetinde değildi... -Hükümet, ne derecede çalışırsa çalışsın, içinde bulunulan durumdan kurtulmak için üzerine düşeni ne derecede yaparsa yapsın genel kanaat bu yöndeyse o zaman bu elbiseyi giyemezsiniz. Elbiseyi temizliğe göndermek lazım. Nasıl sormazsınız? Kendine ve devlete itimadı harcayan bu hükümet, kimin devrinde iş başına geldi, kimden inanılmaz ölçülerde destek gördü? Daha dün kadar yakın olduğu için herkes biliyor. Aranan isim Süleyman Demirel'dir. 28 Şubat'a kol kanat geren Demirel, Çankaya'dan indiğinin ertesi sabah gazeteciler yoluyla mesajını veriyordu; "sabah ezanı ile uyandım." O, ilk günden itibaren siyasette dönüş için müsait ortamı kolladı. Aksini düşünmek zaten mümkün değil. Kurt dumanlı havayı sever. Üstelik dün, dündür. Dün, hükümet erkânı ile can ciğer kuzu sarması olabilir. Bugünse manzara işte ortada. Üstelik Demirel, Türkiye'nin yönetilebilir olmaktan çıkmakta olduğunu yahut çıktığını da dile getirmekle aslında acı da konuşuyor.. Eski başbakan ve eski cumhurbaşkanı sıfatları taşıyan tek ismimiz, FP'nin yerine kurulacak partiler hariç yeni partilere de ihtiyaç olmadığını söylüyor. Şüphesiz ki doğru. Bu doğrular, kendisiyle alakalı bir suale verdiği cevapla yan yana getirilince şifre çözülmekte. Gerektiğinde görevden kaçmayacağını açıklıyor. Bu 5. Bahar arayışıdır. Peki nasıl olacak? 60'lı, 70'li, 80'li 90'lı yıllardaki gidiş-gelişlerden sonra ihtiyar kurt 80'ine merdiven dayamışken ülkesi için azmini enerjiye hangi formülle döndürecek? Niyetinin muamma olmaması lazım. O, herhalde DYP'yle ANAP'ı aynı çatı altında toplamayı hayal ediyor. Belki böylece yeni oluşuma da set olacağını zannetmekte. Hayalinin hakikat olma şansını şimdiden kestirmek zor. Dedikleri ise tam isabet... İşte... Soru: -İçinde bulunduğumuz durumda millete gidilmeli midir? Cevap: -En kısa zamanda gidilmelidir. Siyaset pirinin darbı mesel olmuş cümleleri vardır. Bir zamanlar demişti ki: "Kimse garnından gonuşmasın!" Evet; kimse karnından konuşmasın. Güven unsuru kaybolmuştur. Onun için -tekrarlayalım- önümüzdeki nisanda seçime gidilmesi tek kurtuluş yoludur. Sandıktan kaçanların sığınağı ekonomik maliyet bahanesine gelince Demirel'in ona dair dediği de isabetli "hiçbir şey olmaz" Partiler üstü konumdaki aksakalın söyledikleri aynen imzalanacak cinsten; biri hariç, yasaklardan, parti kapatmalardan yana olan tavrı dışında. Tezinin mesnedi 82 Anayasası. Oysa o, Demirel kabinesinin alaşağı edildiği ortamın mahsulü bir metin Demirel de bunu biliyor. Lakin siyaset, dengeler üstüne yükselir. Bu kadar tecrübeden sonra her şeyi ve herkesi bir ânda karşısına alacak değil ya. Üstelik yeni bir bahar hayal edilirken... Yahya Kemal, bir mısraında şöyle diyordu: İnsan, hayal ettiği müddetçe yaşar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.