ANAP

A -
A +

ANAP'ın 7. olağan kongresinde genel başkan Mesut Yılmaz en yakın rakibinin 3 katından fazla oy aldı. Böyle olacağı belliydi. Sayın Yılmaz'a öteden beri yöneltilen tenkidlerin başında bütün teşkilatı Karadenizlilerle doldurmasıdır. Delegede hemşehrilik rengi ağır basacak tarzda bir dizayn yapıldığı için kazanacağı muhakkak görülmekteydi. Nitekim öyle de oldu... Yılmaz konngrede, söz olarak tartıldığında ses getirecek fikirler ileri sürdü. Eğer Turgut Özal hayatta olsa ve Mesut Yılmaz'ın dediklerinin yarısı kadar görüşü dile getirseydi yer yerinden oynardı. Böyle bir netice yaşanmadı. Bir Özal talebesinin ondan bazı usul ve üsluplar kazanmış olması gerekirdi. Yılmaz şimdi, ulusal güvenlik meselesini tartışmaya açmak gibi son derecede hassas bir mevzuu ortaya atmakta. Acaba bu isabetli mi olmuştur? Yılmaz, kongreyi kazanacak diye bir tehlikeye davetiye mi çıkartılmakta? Bu bir endişe olarak savunulabilir. Keza Mesut Yılmaz'ın dediği gibi Osmanlı'da olur olmaz zamanlarda bir takım kimseler 'şeriat elden gidiyor' diye ayaklanarak devlete zarar vermişlerdir. Ulusal güvenlik meselesinin de tıpkı dünkü hayattaki gibi böylece karşımıza çıkartıldığı iddia ediliyor. Tabii kastı nedir nerede başlayıp nerede bitmektedir? Bunlar meçhul. Sadece üniter devlet ve laiklikten taviz verilemeyeceğini söylüyor. O halde ulusal güvenlikten maksadı ne? Her ne olursa olsun. Fazla iltifat bulmamıştır? Sebep şu. Aynı genel başkan daha yüksek sayılarla mecliste iken neden dediklerini hayata geçirme mücadelesi vermemiştir? Yılmaz'ın dedikleri sıradan değil. Yol ayrımında olduğumuza dikkat çekmekte, ya Saddam'ın, Miloseviç'in yolunda yürüyeceğimiz veya çağdaş dünyayla olacağımızı hatırlatmakta. Bunların benimsenebilmesi için sert bir çehreyle söylenmesi yetmez. Kimin tarafından söylendiği de önemli... Yılmaz, ulusal güvenlik meselesini dahi masaya yatırmamızı teklif ediyor. Bunlar bir batışın canhıraş haykırışları mı? ANAP batar mı? Daha doğrusu batsın mı? Hayır batmasın. ANAP en eski partimizdir. Mazisinde büyük başarılar vardır... ANAP'ın kaba bilançosu şudur. 18 yılın 13 yılını iktidarda geçirmiştir. 13 yılın 10 yılında da sayın Mesut Yılmaz liderdir. Öyleyse konuşmalar neden fazla dalgalanmaya yol açmıyor. Üstelik Yılmaz "yıkmayacağımız tabu yok" diyor. Ne derse desin itimat kaybolmuş. Kredi harcanmış. Buna rağmen yine de varılan tavrı bir nefs muhasebesi olarak görmek isteriz. İlk demokratlık da parti içinde yaşanmalı. Aday olanların dediklerine itibar etmeli. Onlar da neticede bu partinin mensupları. Hayatlarının en kıymetli zamanlarını partilerine harcamışlar. Onun için dedikleri kaale alınmalı. Yoksa köprülerin altından sular gelip geçmeye devam eder. Sonunda da ANAP bir varmış bir yokmuş malzemesi haline gelir. Böyle bir akıbete uğramamak için milletin değerlerine sahip çıkılmalı. Bu sebeple Karadenizliler Kulubü veya Yılmazlar Koll. Şti olmamaya dikkat etmeli. Türkiye'den önce ANAP yol ayrımında... Yeniden yapılanma iki-üç bakan değiştirmekle de olmaz. Barajı aşıp aşamayacağı mevta olup olmadığı tartışılan bir siyasi kurumun mevcut halden kurtulması için aslına rücu etmesi lazım. İşte meydan, işte zaman...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.