Kriz üzerine kavga

A -
A +

Mesut Yılmaz'ın devletin üniter yapısına karşı olması düşünülemez. Kendisinden anti laik fikirler de beklenemez. Zaten 7. olağan kongrede bunları bizzat dile getirdi. Buna rağmen orada yaptığı konuşmada ulusal güvenlik anlayışını eleştirdi. ANAP liderine göre bu anlayış, ilerlemenin önündeki engeldir. Yılmaz'ın hatası usul ve üsluptur. Genel Başkanlığa tekrar seçilme veya seçilmemesinin mevzubahis olduğu bir ortamda bu meseleyi tartışmıştır. Olabilir, orada da açılabilirdi. Zira kendini isbat ve rakiplerine göre farkını ortaya koyma çabasındaydı. Ancak milli, hassas ve hayati bir konuda hem muğlak konuştu, hem teferruata girdi. Halbuki zemini olmaması bakımından temas edip geçebilirdi. Bu, hatanın usul tarafıdır. Üsluba gelince. Fevkalade sertti. Hem dili, hem de vücut dili ile sert konuşuyordu. Bu üslupla sert bir tenkit yapılıyor, fakat muhatabın kim olduğu söylenmiyordu. O bakımdan ertesi günkü yorumlar hep ne demek istedi ve kimi kastetti sorularına cevap aramaktaydı. Hem o sorulara cevap arandı ve hem de bu sertlikte ortaya konan görüşlere bir karşı tavır halinde sahip çıkılıp çıkılmayacağı sorgulandı. ANAP Genel Başkanının konuşmasını asker üzerine aldı. Gerekçe enteresandır. Kamuoyunun konuşmanın muhatabı olarak askeri algılaması... Bu yüzden Genelkurmaydan da son derecede sert bir açıklama yapıldı. Bu açıklamaya tereddütsüzce 'post modern muhtıra' denebilir. Şimdi bazılarına göre bu 'muhtıra' siyasetin bütününe karşı verilmiştir, bazılarına göre yalnızca Mesut Yılmaz'a bazılarına göreyse hükümete. Mesut Yılmaz başbakan yardımcısı olduğuna... Bildiride ekonominin iflas durumuna getirildiğinden söz edildiğine...göre Genelkurmay açıklamasının muhatabı, Mesut Yılmaz ağırlıklı olarak icranın tamamıdır. Satır aralarından askerin genel bir memnuniyetsizliği okunmakta. Bunlar yaşandı. Peki Türkiye ne kazandı? Krizden bunalan ülke, bir de asker-siyasetçi kavgasına şahit oldu. Hiç bir kazanç yok. Sertlik, sertliği davet etmiştir. Kongre şartlarında ve parti oylarını yüzde 40'lardan yüzde 4'lere düşürdüğü ithamı altındaki bir liderin o psikolojideki nutku, olanca sertliğine rağmen demokratik mekanizma içinde vuzuha kavuşturulabilirdi. Bu kısmen de olmuştu. Rahatsızlık doğuran o muğlak ve adressiz konuşmayı yapan kişi başbakan yardımcısıdır. Başbakan Ecevit, askerden evvel konuşmayı kınadı. Genelkurmay da Başbakanlığa bağlı olduğuna göre maksat hasıl olmuştu. Amir zeten gerekeni yapmıştı. Şimdilik bununla iktifa edilir, 21 Ağustostaki MGK toplantısında sayın Yılmaz'ın ne demek istediği kendisine de sorulduktan sonra şümullü ve soğukkanlı bir açıklama ile Türkiye ve dünya kamuoyu aydınlatılırdı... Kavgalardan özenle uzak durmamız gereken bir ortamdayız. Üstelik bütün bunlar İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un Ankara'yı ziyareti öncesinde oldu. Bundan sonrasında neler olur? ANAP, MKYK'da istendiği kadar maksadı aşan yorumlar veya hak edilmedik biçimde sert karşılık... gibi değerlendirmeler yapılsın, Mesut Yılmaz, tavzih ve tashih cihetine gitmeye çalışsın. Bu hadiseden ANAP, Mesut Yılmaz ve hükümet ciddi yara almıştır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.