Ordu

A -
A +

Yahya Kemal Beyatlı'nın Türk milletini tarif şeklinde tarih, uğuldayan bir ırmak gibidir. "Ordu-milletlerin en çok dövüşen, en sarpı." Burada üç unsur silsilesine şahid olmaktayız. Ordu-millet, milletlerin en fazla dövüşeni olmak ve sarp dağlar gibi aşılmazlık. Asıl tarifse kelimenin kendisinde, "ordu-millet". Bir millet düşününüz ki her ferdi askerdir, ordusu da bu ferdlerin yekunundan meydana gelmektedir... Büyüklerinden askerlik hatırası dinlemeden büyümüş bir Türk vatandaşı tasavvur etmek mümkün değil. Anadolu köylerinde erkeklerin hayatı ikiye ayrılır asker öncesi ve asker sonrası. Orada asker olmak adam olmaktır. Askere gitmemiş bir genç, reşid kabul edilmez. Çünkü askerlik Anadolu insanının okuludur. Onun için bir ömür bu hatıralarla yaşanmıştır. Düne kadar böyleydi. Sonra nesiller değişti. Tahsiller gelişti. Ulaşım şartları kolaylaştı. Askerlikler kısaldı. Asker mektupları telefonlarla yer değiştirdi. Bunlar arkada kaldı. Daha başka hakikatler de var. Kırgızistan devlet başkanının adı "Asker"dir. Onunki gibi Anadolu'da bir çok kimsenin ismi de "asker". Bir çok kimse de "Paşa" ismini taşır. Bunlar başka milletlerde var mı? 'Asker' ismi yaşanan sosyal değişimlerle kalmadı gibi. 'Paşa' da kanunen yasaklanması ve aynı sosyal değişimler yüzünden azalmış vaziyette. Buna mukabil millet belki de şuuraltı hasretini veya kendini güvende hissetme arzusunu "kahraman" gibi isimlerle "er" gibi soy isimlerinde yaşatmaya devam ediyor. Savaş ve Barış da dolaylı da olsa askerlikle alakalı. Gariptir teamülümüzde isim olarak "harp", "sulh" yoktur. Cumhuriyetten sonraysa erkek evlada savaş, barış... konmuştur. Bütün dünya bir milletin üstüne gelirken o milletin mensupları, çocuklarına bu ismi veriyorsa orada kendini müdafaanın psikolojik tesirlerini gözden kaçırmamak gerekir. Nakil ve tasvir ettiklerimizden bir çoğu unutuldu. İki sıfatsa hep yaşadı.. Mehmetçik ve Peygamber Ocağı... Mehmetçik, ismini Peygamberimizden alır. Bu bütün askerin müşterek ismidir. Askerine Peygamberinin ismini layık gören bir başka millet yoktur. O askerin yaşadığı mekâna Peygamber evi, Peygamber ocağı diyen bir millet de. Askerliğin askerlik olduğu dönemlerde bir delikanlı aynı zamanda askerlik muhabbeti ile büyütülür, sanki staj görür, adeta asker ocağını özlerdi. Onun için künyeler, kumandan isimleri unutulmamıştır. Biz neden ordu millet olduk? Mecburduk. İslam öncesinde Çinlilerle komşuluğumuz, İslam sonrasında İslamı yayma ve müdafaa memuriyetimiz, bizi böyle bir şekillenmeye götürdü. Onun için bu millet dinini, vatanını, namusunu koruyan askere 'Mehmetçik' dedi. Kışlasına da 'Peygamber Ocağı'. Onun için hangi devir gelirse gelsin, hangi teknoloji kullanılırsa kullanılsın üç güzel unsurun terki mümkün değildir. "Allah Alah!" diyerek muharebe, 'Mehmetçik' ve 'Peygamber Ocağı'. Bunlar ordunun ruhudur. Şimdi orduya bir sorumsuzluk yakıştıranlar var, bir de düşmanlık besleyenler. Bunların ikisi de yanlış. Ne zamanki ordu siyasete bulaşmışsa devlet kaybetmiştir. Büyük mağlubiyet ve toprak kayıplarımızın çoğunun arkasında bu vardır. 19. Asırda paşaların birbirlerine karşı duydukları husumetin hezimetlerde büyük payı vardır. Daha sonraysa darbeler, sancılı zamanlar yaşattı. Her alanda değişim olduğuna göre askerde de değişim yaşanıyor. Daha da hızlanması lazım. Dünyanın sayılı hassas noktalarından birindeyiz. Profesyonel orduya geçmemiz lazım. Sayıca belki bugünkünün yarısı, fakat teknolojik bakımdan en modern silahlarla donatılmış Türk ordusu. Ordunun, hangi halde olursa olsun, milletin yüksek teveccühünü koruması gerekir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.