Dünya Liderler Zirvesi yapılmalı...

A -
A +

ABD'nin acılarını anlamamak mümkün değil. Bir savaşa girseydi bu kadar zarar görmezdi.. Körfez Harbi'nde hemen neredeyse zayiat vermedi. 11 Eylül taarruzundaysa kayıplarının hesabı bile yapılamıyor. Hatırlanacaktır. Sovyetler dimdik ayaktaydı. Herkes Kızılordu'dan çekiniyordu. İşte o ortamda bir Alman genç bir çılgınlık yaptı ve başardı. O genç uçağına atladığı gibi bütün demirperde ülkeleriyle Rus topraklarını aşarak hiçbir radara yakalanmadan Kızılmeydan'a indi. Bu, düpedüz komünist sistemle alaydı. Büyük yara aldılar. Hadise sistemin çürüdüğünün işaretiydi. Benzer bir olay yaşanıyor. Bir kaç terörist aylar, belki senelerce hazırlandıktan sonra dışarıdan veya içeriden havaalanlarına sızarak uçak kaçırıp Amerika'nın ticaret ve savunma merkezlerini yerle bir ediyor. Eğer dördüncü uçak düşmeseydi Beyaz Saray'ın da aynı akıbete uğrayacağı bizzat Amerikan yetkilileri açıklamakta. Başkan George Bush tehlikeyi kıl payı atlatmıştır. Kapitalist sistem kan kaybediyor. Hadise Amerika açısından vahimdir. Hem büyük maddi kayıplara uğramış, hem çok büyük nüfus kaybı olmuş ve hem de prestij kaybetmiştir. Şimdi Beyaz Saray, bunların tamiri peşinde. "Bunlar" diyorsak da sadece ikisini anlamak lazım. Ölen insanı kimse geri getiremez. Üstelik bir çok vatandaşının da ruh sağlığı bozulacaktır. Yeniden inşası mümkün olan sadece binalardır. Washington'un şu gün için peşinde olduğu, tamire uğraştığı sadece prestiji. Onun için yaralı kurt gibi gözünü bir şey görmemekte. Daha kimin bu saldırıları yaptığı dahi belli değilken savaş kararı aldı. Bu terörün insanlığa, demokrasiye ve medeniyete karşı yapıldığını açıklıyorlar. Bu sebeple NATO'nun kuruluştaki 5. maddesi devreye sokuluyor. Pek güzel ama Türkiye, aynı terör yüzünden 30 bin vatandaşını kaybederken ABD neredeydi? NATO neredeydi? O zaman aynı 5. madde yerinde değil miydi? Türkiye de NATO üyesi!.. Amerika, 11 Eylül saldırısının bütün üyelere karşı yapıldığını diğer NATO üyelerine de kabul ettirdi. Onun için 5. madde devrede. Halbuki NATO komünizme karşı kurulmuş bir müdafaa paktıdır. Oradaki saldırıdan kasıt da komünist tecavüzlerdir. Bu yüzden Sovyetlerin çökmesinden sonra NATO'nun varlık hikmeti dahi tartışıldı. Hatta Avrupa, NATO dönemini kapatarak yerine Avrupa Güç Birliğini kurmak peşinde. Bu birliğe Türkiye'yi almak da istemiyorlar. Bunlar hep unutuldu. NATO hatırlandı. Brüksel'deki bu kuruluş hatırlanmışken aynı şehirde saklanan Fehriye Erdal da birdenbire akla geldi. Türkiye'ye iadesine karar verilirse şaşmayız. Zira Türkiye, şu gün lazım. Ölecek asker gerekiyor. Körfez savaşında olduğu gibi kullanılmamızdan endişe ediyoruz. O gün 1 koyup 5 almaktan dem vuruldu. Sonu hüsran oldu. Sonu yine hüsran olacak yeni bir macerayı kaldıracak durumda değiliz. Tahminimiz şudur... ABD, NATO güçlerini de yanına alarak bir çok cephede aynı ânda veya kısa aralıklarla taarruza geçecektir. Bu cepheler, Libya, Irak, Afganistan'dır. Filistin yine İsrail eliyle fakat bu defa daha şiddetle cezalandırılacaktır. Kuzey Afrika'dan Asya'nın güneyine kadar bir ateş çemberi mutlaka etrafa yayılır. Mesela, -Türkiya karşı çıksa bile- İncirlik kullanılacağı için Irak Türkiye'ye saldırabilir. Bu Türkiye-Irak çatışmasıdır. O kadarla da kalınmaz. İleriki safhalarda Güney Kıbrıs, KKTC'yi ilhaka teşebbüs edebilir. Libya, Rumlara destek verir. Bu bir Türk-Yunan kavgasına yol açar. Ayrıca Libya Mısır'la kapışır. Taliban, başta ABD olmak üzere NATO üyelerinin bütün dünyadaki temsilcilik ve stratejik noktalarına karşı vur kaç saldırılarına geçer. Üsame bin Laden ona yardımcı olur. Bunun adı III. Dünya Savaşı'dır. Akıllar başa toplanmalı. Hamasetle, hissiyatla hareket ederek ABD'nin savaş figuranı olmamalıyız. ABD, belki Pakistan'la bile vuruşabilir. Bir Türk askerinin bir Pakistanlıya kurşun sıkması mümkün mü? Dahası da var. Türkiye'nin içinde bulunduğu şu müthiş çıkmazdan kurtulması için sırtı sıvazlanarak askerimiz öne sürülebilir. Böylesi bir tedbirsizlik, başımıza büyük dertler açar. Amerika, savaşın uzun süreceğini beyan etmekte. O takdirde sadece iktisadi hayatımız felç olmakla kalmaz. Ayrılıkçı unsurların da ekmeğine yağ sürülür. Müttefiklere karşı koyan devlet ve terör gruplarının yanında yer alacak PKK'yı onlar da nihai arzusu için mükfaatlandırma yoluna giderler. Bunun Türkiye'ye ne badireler açacağını aklı başında olan herkes görmek zorunda. Yapılacak olan dünya devletlerinin Washington'a "öl de ölelim!" üslubuyla yaklaşmak yerine itidali tavsiye etmeleri, gerçeği, gurur-kibir meselesi yapmaması için nasihatte bulunmalarıdır. "Biz büyük devletiz" lafı çare değildir. O bir mağruriyetin ifadesi ise o zaman, özendikleri Osmanlının meşhur sözünü hatırlatmalı. "Mağrur olma padişahım senden büyük Allah var !.." Üstelik ileride fail olarak Üsame bin Laden değil de başka bir örgüt tesbit edilirse o zaman Amerika'nın kaybedeceği itibar bugünkünden daha büyük olacaktır. Mesela, bir İRA veya ETA olamaz mı? Keza küreselleşme muhalifleri de çılgınlaşmış olabilirler. Hatta hiç hesaba katılmıyor ama belli olmaz Komünist bir teşkilat dahi düşünülebilir. Amerika yerinden öfkeyle doğrulmuştur. Onun için bir Dünya Liderler Zirvesi yapılmalıdır. ABD yöneticilerinin teskin edilmeye ihtiyaçları var. Öfkeleri akıllarını aşmış vaziyette. Öfke, baldan tatlı, gidişatları tehlikeli. Hem ülkelerini, hem dünyayı kana bulayabilir, insanları kan ve göz yaşı içinde bırakabilirler. ABD'nin buna hakkı yok.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.