Siyasette gençleşme zarureti

A -
A +

Türk siyasetçisi yaşlandı mı? Araştırmasını yapmadan bir şey demek mümkün değil. Sadece meclis ortalamasını almak da yetmez. Yaşlansın veya yaşlanmasın. Gerçek olan şu ki siyasetimiz, çok sıkı bir şekilde yaşlıların güdümünde. Diğer yaşlılar da sıralarını bekliyorlar. Demirel de sırada İnönü de. Onlar sırada fakat bizdeki kriz, dost ülkeleri bile korkutur boyuta geldi. Artık fikirlerini açık açık söylemekten çekinmiyorlar. Samimi kanaatleri o ki kriz, devrini tamamlamış siyasetçilerin güven kaybetmelerinden doğmaktadır. İşte İpanya'nın Türkiye büyükelçisi... Dün, Ankar'da AK Parti genel başkanını ziyaret etti. Manuel De la Camara'nın kabulde söyledikleri üzerinde durulacak önemde. -Türkiye'nin genç politikacılara ihtiyacı var. Bu genç politikacılar Türkiye'ye dinamizm kazandıracaktır. Türkiye'nin şu ânda yaşadığı kriz İspanya'yı endişelendirmektedir. Krizin aşılması güvene bağlıdır. Bu giriş konuşmasından sonra yabancı diplomat, AK Parti genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a dönerek şunları söylüyor: -Sizin gibi genç politikacılar Türkiye'ye güven verecek ve motive edecektir... İspanya, Türkiye'ye çok benzeyen bir coğrafyada. Yakın tarihe kadar münasebetlerimiz zayıftı. Halbuki benzeyen sadece iklim şartları değil. Aynı zamanda dolaylı da olsa bir tarih kesişmemiz de söz konusu. İpanya'yı gezenler hemen fark ederler. Oraya da İslam kültürü sinmiştir. Endülüs ise tam bir İslam diyarı... Bu İspanya, önümüzdeki ocak ayında Avrupa Birliği dönem başkanı oluyor. AB dönem başkanlığının eşiğindeki bir devletin temsilcisi iç politikamıza dair çok realist, çok öz tespitler yapmakta. Hani ne derler. "Dost, acı söyler." Yurdumuzdaki titrek politika, dışarıyı bile rahatsız eder oldu. Ama içeride birtakım çevreler fevkalade rahatlar. Bu rahat zümre, kira vermez, adam çalıştırmaz, sigorta pirimi ödemez, ay sonunda tıkır tıkır maaşını alır. Onlara göre kriz bile yoktur. Varsa dahi mübalağa edilmektedir. Ülkemizde görevli bir diplomat kadar olsun Türkiye fotoğrafı doğru okunmalı. Güven kalmamıştır. Güven bitti. Kendini aldatılmış, kandırılmış olarak gören halk, bu iktidarı teşkil eden kadrolara inanamıyor. Safsata solculukları da kendilerinin olsun, mâneviyatsız milliyetçilikleri de. Onun için çare erken seçimdir. Kaç kere yazdık. Bir kere daha tekrarlayalım. Türkiye'yi sevenler, O'nu nisan 2002'de seçime götürürler. Hem seçime gitmeli, hem engellemeler kalkmalı. Paradoksa bakınız. İspanya AK Parti genel başkanını tanıyor. İçeride ise önüne duvar örülüyor. Bunlardan kurtulmak lazım. Bu toprakların insanlarını, hele gençleri kategorize edince ziyanını bir avuç mutlu azınlık dışında herkes çekiyor. Bırakınız kararı millet versin. Demokrasi de o değil mi? İşe geldiği zaman demokrasi, menfaate dokunuca oligarşi, ısrarlar karşısında dayatma. Olmaz öyle şey. Olursa işte böylesi kahredeci manzaralar doğar... Allah'tan korkunuz. Tabiî inanıyorsanız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.