Milli Eğitim'de olanlara dikkat

A -
A +

1999'da bir yazımızdan dolayı okuyucularımızdan birinin kızgınlığına muhatap olmuştuk. Aldığımız faks şöyle diyordu "...bugünkü yazınızda 'feci' diye bir kelime kullanmışsın; bu kelimeyi 49 yaşında olmama rağmen ben bile anlamıyorum, nerede kaldı ki üniversiteye giden oğlum anlasın!.." Türkçe okuyup-yazan, 49 yaşına gelmiş bir Türk vatandaşının 'feci' kelimesini bilmemesinden daha feci ne olabilirdi? Sorumlu, kendini geliştirme diye bir meselesi olmayan rahatına düşkün vatandaş. Daha önceyse mekteplerimiz ve onları şekillendiren eğitim siyaseti. Türk Millî Eğitimi, aradaki istisnai dönemler hariç tutulursa hep ideolojik saplantılara alet edilmek istendi. Tek parti oligarşisinin artıkları günümüzde dahi hayatiyet peşinde. Okulları kılık-kıyafet yasağı ile kasıp kavurdular. Binlerce gence hayat zehir oldu. Meslek okullarını mahvettiler. Son marifetleri edebiyat alanındaydı; şuurlarının en karanlık noktasındaki niyet, 1923 Öncesi Türk Edebiyatı Tarihi'ne sünger çekmekti. Sert bir reaksiyonla karşılaştılar. Bunun üzerine tevil başladı. DSP'nin Eğitim Bakanı, bizzat aramaya yüzü tutmadığı için araya birilerini koyarak haberler yolladı "yanlış anlaşıldığını" iddia ediyormuş. Bu mesnedsiz iddiayla herkesi kör, âlemi sersem mi sanıyor? Nitekim aynı gece ekranda gülücükler dağıttı. Sanırsınız iftiraya uğramış bir mazlum. Timsahın gözyaşlarına kanılmasın. Hedef, sadece Divan Edebiyatı değil ki... Aynı bakanlıkta kelime yasakçılığına da gidilmiş bulunuyor. Bundan böyle 'düşman' kelimelerin yer aldığı ders, yardımcı ders veya diğer kitaplar okullarda okutulamayacak. Hocalar, onları tavsiye edemeyecek. Bu tasarrufa artık 'feci' de diyemezsiniz. Kültür katliamına yol açtığı, nesiller arası uçurumlar meydana getirdiği, Türkçe'yi fakirleştirdiği, düşünme kabiliyetini zayıflattığı için şüphesiz ki bu bir planlanmış cinayettir. Kelimeler yasaklanarak değil, ömürleri bitince lügatlere çekilirler... Neden ibret almazlar? Bu milletin hamurunun mayasını teşkil eden kök değerlere husumet, sahibine yaramıyor. Bir evvelki bakan Hikmet Uluğbay, ifrata kaçmaktan dolayı sonunda buhranlara girdi ve çareyi intiharda aradı. Şimdi de sayın Bostancıoğlu, benzer hatalar işlemekte...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.