Japon kızı

A -
A +

Erkek suratlı biri; ne kadar kız olduğu meçhul, kendisini güzel kabul edecek insan sayısı da herhalde bir hayli azdır. İşte bu kız, bir alay Türk delikanlısını karşısına dizdi ve onların beğenilme ihtiraslarına rağmen hiç birini kendisine denk görmeyerek hepsini ters yüz etti. Delikanlılar geldikleri gibi evlerinin yolunu tuttular. Delikanlı diyoruz ama ne delikanlısı.. Bu mudur delikanlılık. Bu bir menfaat düşkünlüğü. Bu bir yozlaşma... Kuyruğa girmiş gençlere mikrofon uzanıyor "Japon kızla neden evlenmek istiyorsun?" Cevap orada bulunmak kadar kötü, "parası için". Daha iç burkanıysa o gençleri arabasını otomobil pazarında satışa çıkarırcasına görücüye götüren bazı babaların olması. Onlar, hiç ter dökmeden kameralara "oğlumu getirdim" diyorlardı. Oysa evlenmek isteyen vs. yok. Ortada bir japon tv'sinin magazin programı söz konusu. Şimdi Japon medyası, kim bilir Türklerle nasıl alay ediyordur. Japon kızı faraza ciddi olsaydı bile... Ehli kitap bile değil. Dahası; nedir, kimdir orası da bilinmiyor. Kimse meselenin fakirlikten dolayı olduğunu iddia etmesin. Evet, bir fakirlik var ama o para fakirliği değil. Ailelerin iyi diploma, iyi yemek, iyi giyinmek hedefine çocuk, delikanlılık yaşına gelince bir de nefsani azgınlık katılıyor. Böylece estetik, zevk, insani davranış, aile kaygısı, ahlaki mecburiyetler akla bile gelmiyor. Onun içindir ki son zamanlardaki boşanma dâvâları hiçbir devirde tanımadığımız rakkamlara ulaştı. Yavuz Sultan Selim, hazreti Ömer meşrep âdil ve cengaver bir hükümdar Lakin hükmünün geçmediği yerler de var. Bu sebeple 'beni bir gözleri ahuya zebun etti felek' diye şiir yazabiliyor. Âşık, ahu gözlü bir güzel önünde âciz kalışından dert yanmakta. Burada ise bütün dert, çekik gözlü, bir japon dişisinin parasına kavuşmak. Para üzerine kurulan evlilikler, para kadar ömürlüdür. Para biter, her şey biter. Halbuki İsmail Hâmi Danişmend Rabia Hatun Şiirleri'nde şöyle der. "Men tâ senin yanında hasretem sana." Hasreti büyüten yakınlık sırlarının saklı olduğu sandıkları kaybettik. İnsanın kendisini değil de parasını veya memleketini veya ondan elde edilecek menfaati sevmek!.. Ne kadar düşündürücü; çünkü küçültücü. Oysa insan eserdir; en büyük eser. Eseri seven müessire kavuşur; bir gün fani Leyla'nın iki kaşının arasında ebedi kudretin nuru yakalanır. "Bir özge candır Leyla". Parası için aynı çatının paylaşılacağı Japon kıza karşı bu duygular doğar mı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.