Yazarlar hapishanesi

A -
A +

Türkiye, yağmurdan kaçarken doluya tutulmak üzere. Türk Ceza Kanunu'nun 159 ve 312. maddeleri neden gündeme geldi? Özgürlüklere, demokratik haklara ulaşılmış bir ülke için. Bu maddeler, zarar veriyordu. Hatta yabancılar karşısında mahcup ediyordu. Yumuşatılmaları lazımdı. Onun için uyum yasaları paketiyle onlar da ele alındı. İyi niyetli adımlardı. Toplum için düşünenler, ümidlendiler. Hâdise, AB'ye girmek için Avrupa normlarına ayak uydurma çabalarıydı. Artık düşünen yazan, konuşan, tartışan insanların başında demoklesin kılıçları sallanmayacaktı. Özlenenler gerçekleşecek, Türkiye'de de aydınlar layıkıyla hürriyetlere kavuşacaklardı. Artık konuşurken de yazarken de sansür üstüne sansüre lüzum kalmayacaktı. Ham hayallere kapılmışız. TCK'nın 159 ve 312. maddeleri daha katı, daha muğlak ve içinden çıkılmaz hale geliyor. Şimdiden büyük bir tedirginlik oluştu. Değişikliğe uğrayan metinler Adalet Komisyonu'ndan geçti. Dışarıya sızan bilgiler kaygı verici. Komisyon üyeleri, metinler üzerinde gerekli değişiklikleri yapacakken "resmi görüştür" notuyla gelen bir yazıyla metnin aynen geçmesi istenince ağırlaştırılmış maddeler, virgülüne dokunulmadan Genel Kurul'a sevk edilmiş. İddiaya bakınız. 163'ün kaldırılmasıyla boşluk doğmuşmuş. Onun için bu maddeler şartmış, benzeri maddeler bütün dünyada varmış vs. Eğer, adı geçen maddelerin antidemokratikliği ıslah edilmezse Türkiye, bir zaman sonra yazarı en fazla hapiste olan ülke haline gelecektir. Hükümet bir tarafa, bir bakanı, bir devlet kuruluşunu hatta onların herhangi bir mensubunu eleştiren yandı. Kamu düzeninin bozulma 'olasılığı' gibi kaypak bir ibareyle cemiyetin temeline dinamit konacaktır. İnşallah... Sağduyu hakim olur da ayaklar yere basar. Böylesi tehditler ortadan kalkar. Mesleği gereği, en en fazla eleştirenler 'Kanaat Önderi' denen yazarlardır. Onlar, kamu adına düşünür, yazar, teklif ve tenkid eder...di. Eğer 159 ve 312 komisyondan geçtiği gibi Meclis tarafından da kabul edilirse. Oraya da "resmi görüştür" talimatı gelirse fikir hayatımız büyük bir darbe yiyecektir. Doğrular yazılamayacak. Herkes cesur olamayacak. Sütunlarda suya sabuna dokunmayan yazılarla keçi boynuzu kemirilecektir. Vicdanından geldiği gibi doğruyu konuşup yazanlarsa demir parmaklıkların arkasını boylayacaklar. Böylece Türkiye bir rekor kıracaktır. Dünyada yazarı en fazla hapiste olan ülke Türkiye olacaktır. Mahkum yazarlar, büyük ihtimalle aynı zındana atılacaktır. Oraya halk, haliyle 'Yazarlar Hapishanesi' diyecektir. Faşizmin geçen asrın ilk yarısında kaldığını sananlar yanılmışlar. Bari Yassıada şimdiden hazırlansa... Düşünmeyen, konuşmayan, doğruyu söyleyemeyen yoksul, kısır, kavruk Türkiye'ye buyurunuz. AB böyle bir Türkiye'yi niçin arasına alsın. Yazarları ya hapiste veya mesleği bırakmış yahut köşesinde günü kurtarmak için kıvranan bir memleket çağdaş değildir ki. Buyurunuz... "İşte çağdaş Türkiye!..." Yazarları, aynı elbiseler üzerlerinde, kafaları kazınmış, elleri birbirlerine kelepçeli olduğu halde Yassıada'ya yollarken 9. Senfoni'yi çalabilirsiniz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.