Öteki

A -
A +

Peygamberimizin bir hadisi şerifi hemen herkesce bilinir. "Acemin Araba, Arabın aceme bir üstünlüğü yoktur; üstünlük ancak takvadadır." Irkçılığa bundan daha iyi set çeken hangi prensip olabilir? Cümledeki 'acem' bugün 'öteki' diye sorgulanan. Arap da başkalarını 'öteki' diye tarif eden... Medeniyetler Buluşması'nın en verimli çalışmalarından biri "Öteki kimdir? Sahiden öteki diye biri var mı?" Sorgulaması oldu. Kavram ilkin Edward Said tarafından akademik dünyaya kazandırılmış. Öteki kavramına siyasilerin yaklaşımıyla kültür adamlarının kabulü ayrı. Keza, Avrupalılarla Ortadoğulular da farklı bakmakta. Hatta kültürel bir dinamiz içinde bulduğumuz Afrikalılar, daha değişik yelpazedeler. Zihinler hazırlıksız... Ötekinin var olduğu kabul ediliyor. Ama ötekinin kimliği tartışmalı. Lüzumu da tartışmalı. Zihinler hazırlıksız olduğu gibi kavram, mefhum da henüz ham. Zaten olgunlaşma işte o kelimede tarifini buluyor. 'Takva' kemalde, olgunlukta zirve insanı tarif etmekte. Elinden, dilinden kimseye ziyan gelmeyen, herkese faydalı olan. İnsanı ve onun hakkını aziz bilen. Hiçbir canlıyı incitmeyen. Bu nihai tarife ne kadar yaklaşılır bilemeyiz. Ötekinin kimliğinden çok ne yaptığı üzerinde durulmak istendi. Kimlik de genişletilme arzusunda. İnsanla sınırlı bırakılmak istenmiyor. Dolayısıyla İslami çerçeveye dahil olunma şansı yüksek. Sadece diğer dinler, kültürler, ırklar, sınıflar... değil, çevre, hatta hayvanlar bile bu düzlemde kabul görüyor. Kavramın modern zamanlara yeniden girmesi bir kazanç. Kimi 'öteki benim' diyor. Değiri 'öteki varsa ben de varım' diyor. Öbürü ötekiyi muhalif olarak görüyor. Bunlar yerine oturacak. İşte o tesbit bunun işareti. Ötekinin kim olduğundan çok ne yaptığı daha panel devam ederken varılan doğruydu. Bir adım sonrasıysa hiç düşünülmedik alandı. İnsanın ve/veya insanların ne yaptığından da öte niçin yaptığı meselesinin gündeme taşınması gerekir. Bir de niyet hadisesi var. Öteki kavramını, öteki mefhumunu şekillendirirken meselenin tarihi ve manevi boyutu da göz önünde tutulmalı. Ötekisiz dünya mümkün mü? Hayli zor. Hatta imkânsız. Varoluş böyle. Yeter ki dayatmalarla ötekiler oluşturulmasın. Ve ötekilerin hukuku tanınsın.Öteki de beriki kadar insan kabul edilsin. Anahtar kelime hukuktur. Onun ruhu da adalet. Dünyanın bütün zamanlarında farklı dilleri konuşanlar olacaktır. Komşuluk olacaktır. Şu yahut bu şekilde hudutlar olacaktır. Çalışan çalıştıran olacaktır. Asker sivil olacaktır. Burada aranan kimsenin kimseyi kullanmaması, aşağılamaması, ezmemesi, vicdanlara tahakküm etmemesi, renklere göre muamele yapmaması. Soyuta kaçınca hayata dair olanlar ortadan kaybolmakta. Hakikaten en lüzumlu olan diyalog. Diyalogda da dinlemek. Edward Said, neticede İslami literatürün malı olan bir adalet, hakkaniyet ve insaflı davranış ihtiyacını tartışma ortamına kazandırdı. Öteki-beriki. İnsan gayrı insan. İnsan ve muhit. İnsan ve kendini tanıma cehdindeki insan. Öteki ve beriki renktir, zenginliktir. Mozaik sözü boşuna devreye girmedi. İstanbul Ruhu'nun şu zihni gayreti bile insanlık adına kazanç olmuştur. Belki de bir Kamerunlu, bir Gineli, bir Mali'li BM dışında böylesine geniş bir platformda düşüncelerini açıklayabildiler.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.