Fen-Edebiyat işsizleri

A -
A +

Yanlışlık daha isimlerden başlıyor. Yıllar yılı da düzeltilmedi, şimdiyse farklı bir mecraya doğu gidiliyor. Doğrusu Fen Fakülteleri ve Edebiyat Fakülteleri olmalıydı. Olamadı. Fen-Edebiyat fakültelerini bitiren gençler, aynı zamanda öğretmen de olabiliyorlardı. Büyük kısmının oraya gidiş sebebi de zaten buydu. Şimdi bu hakları ellerinden alınmış durumda. Öğretmen, Eğitim Fakültelerinden çıkıyor. Fen-Edebiyat mezunları ne yapacaklar? Onlar da fen edebiyat fakültesi veya üniversite mezunu olmuş olacaklar. Zahir yetmez mi deniyordur? Tabii ki yetmez. Diplomalı işsizlere yenileri katılacak. Uygulama, henüz başladığı için rahatsızlık duyan yok. İlerdeyse ciddi sıkınktılar yaşanacaktır herhalde. Bu niçin böyle yapıldı? Evet makul izahı nedir? Çok da makul izahı olacağını sanmıyoruz. İşin içinde ideolojik yönlendirmeler olduğundan kaygımız var. Eğitim fakülteleri, eskinin öğretmen yüksek okullarıyla eğitim enstitülerinin yeni bir yapılanması.. Bu yüksek okullarla enstitüler daha ziyade yerli değerlere bağlı gençlerin tercih edip okuduğu ilim yuvalarıydı. Keza edebiyat fakülteleri de bu kategorideydi. Kaygımızın anlaşıldığını tahmin ederiz. Yerli değer bağlıları hem o taraftan, hem bu taraftan budanmıştır. Kıyım bu defa kapı önünde değil içerden yapılmış gibimize geliyor. Seçilen bazı fakülte isimleri, rengi de niyeti de ortaya koymakta. Öğretmenlik mesleğinin sıradan bir görev olmadığını biliyoruz. Bilmek, bildiğini sunmak, insan yetiştirme ve insan idaresi san'atı. Dolayısıyla buna göre daha bir özel tahsil almaları lazım. Bu fikre kimse karşı olamaz. İyi de mesele Fen-Edebiyat fakülteleri bünyesinde halledilemez miydi? İstenirse edilirdi. Edilmedi. Böylece gelenekleri oturmuş, kürsüleri kendini kabul ettirmiş fen edebiyatlar, sadece nazari ilimlerle meşgul birer fakülte haline geldi. O kürsü hocaları yavaş yavaş emekli olacaklardır. Kim sadece fizik tahsili için veya edebiyat zevkine fakülteye gider. O kapılardan giren gençlerde bu arzular var, fakat aynı zamanda iş sahibi olup ekmek parası kazanma düşüncesi de var. İşte o düşünce bundan böyle kendine zemin arayacaktır.. Fen-Edebiyatların da açık öğretim fakültelerine döndürüldüğü dikkatli bir bakışla fark edilir.. Açık öğretimler, milli eğitimin gençliği aldatması, boşa zaman, boşa masraftır. Bu fakülteleri liyakat ve dirayetle okuma sabır ve tahammülü gösteren üniversiteli sayısı fazla değil. Fen-edebiyatları iş değil işsizlik bekliyor. Hani kaderde-kıvançta ve tasada birlik? Eğitim fakültelerinin bir ideolojik yapılanmaya maruz kalacağından korkmaktayız. İstisnaları olabilir ama galiba oralara bir fikrin mayası çalınmakta. Bir zamanlar, 45 günde öğretmen yetiştiren ideoloji bir başka şekilde kendini göstermekte. Tek parti döneminde köy enstitüleriyle tek tip insan yetiştirme maksadı güdüldüğü gibi. Çok kere suyu çıkartılan öğretmenlik formasyonunu müdafaa etmiyoruz. Öğretmenin sınıfa özenle hazırlanması gerektiğine kalbden inanmaktayız. Lakin, fen-edebiyat fakültelerinin merdivenlerini aşındıran nesillerin kabahati ne? Şu zihniyetin terki şart. -Bizimkiler ve onlar... Kim iktidarda olursa olsun ikinci kelime olmamalı. Sadece ve sadece "bizimkiler" denmedikten sonra zarar bir kesime değil bütün Türkiye'ye olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.