Bir kere daha AB için

A -
A +

Yerler değişti. Bir zamanlar Avrupa Birliğine dahil olmayı Hıristiyanlaşma şeklinde telakki edenler, bugün, onu şiddetle arzu etmekteler. O bir zamanlarda AB'ye karşı durmayı vatan hainliği sayanlarsa muhalif saftalar. Dün AB'yi istemeyenlerin beklentileri var. Diğerlerinin de kaygıları. Beklentisi olanlar, daha bir insanca muamele görmek istemekteler. Çağın vardığı nimetlerden istifade etmek istiyorlar. AB'yi bir fikir platformu olarak kabulleniyorlar. O dünyada, hukukun lafının değil kendisinin icra edileceği kanaatindeler. Kafaların dışıyla değil beyin üretimiyle meşgul olunacak bir zaman tahayyül etmekteler. İnsanların yazdığı makale veya kitap veya yaptığı konuşmalardan dolayı hapislere atılmadığı bir iklimde yaşamak istemekteler. Buna karşı gelmek akıl kârı mıdır? Kim iki satırlık bir yazı yüzünden fikir adamları, iki sene hapis yatsın ister? Başındaki bir örtüden dolayı 14 yaşındaki kız çocuklarının polis tarafından köşe-bucak kovalandığı bir Türkiye manzarası kimi memnun etmektedir? Bunun gibi Türkiye, üst üste parçalanma tehlikeleri yaşamıştır. Önce Sevr taslağıyla garplılar bunu yapmak istediler. Ondan 50 yıl sonra komünistler, 75 yıl sonra da Kürtçü militanlar. Bu noktada AB'li partnerlerimiz en azından bir kısım Türk aydınını ürkütür tavırlar içinde olmuştur. niyetleri de amelleri de şüpheli oldu. Eğer bugün AB'ye karşı olanlar varsa bunda bizzat AB temsilcilerinin de büyük payı bulunuyor. Hatta suçları. Şayet iki ayrı kümede toplanan sivil-asker entellektüellerin tezleri mercek altına alınırsa ferdin üstünlüğü ile devletin bütünlüğünü ön plana alanların yüz yüze gelmesi gibi bir kavşakta buluşmuş oluyoruz. E, peki, ferdi, onun haklarını savunanlar, ülke bütünlüğüne karşı kayıtsızlar mı? Hayır. Ülke bütünlüğünü milli hislerle kucaklayanlar için ferdin önemi yok mu? Buna da evet denemez. Aslında kimse de bu noktadan sonra kalkıp direkt olarak AB'ye cephe alamıyor. Alması mümkün de değil. Nasıl mümkün olsun ki? Yeniden Ortaasya'ya gidecek halimiz yok. Avrupa'nın mirasçılarından biri de biziz. O halde o mirastan payımıza düşeni almamız lazım. Bu bir. İkinci kademeye gelince. Dünya globalleştiğine göre memleketleri demirperdelerle dışa kapatıp yönetmek mümkün mü? O tarz yaşasaydı koca Sovyetler yıkılmazdı. Türkiye'nin birlik bütünlüğüne şeksiz şüphesiz ve sonuna kadar evet. Bir o kadar AB'ye de evet. Kültürler, medeniyetler birbirlerinden çok şey alıp verirler. Türk işçilerinin Avrupa'ya gitmesiyle Hem Avrupa kazandı hem Türkiye. Kişi bazında da o vatandaşlarımız. AB'ye giriş bir barış ortamı ve tabii kalkınma getirecektir. Kurumların her biri kendi yerine oturur. Üstelik AB'ye girmek demek, istiklalimizden olmamız demek değil. Bugün bu ülke insanı insanca yaşamayı, serbestçe düşünmeyi istemekte. AB süreci başlamıştır. İki taraf da karşılıklı adım atarak birbirini tamamlayıp AB temsilcileriyle müzakereleri hızlandırmalı, onların aykırı taraflarını törpülemeliler. Eğer şu tren de kaçarsa Türkiye üçüncü dünya ülkesi olarak istasyonda kala kalır. Ankete ne hacet. bunu isteyen çıkar mı? Çıkmamalı. Bizim topraklarımızın insanları da başka coğrafyalılar kadar medeni haklara layık. Az gelişmiş ülke, kalkınmakta olan ülke, geri kalmış ülke lafları bu millete artık hakaret gibi gelmektedir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.