İstanbul Şurası

A -
A +

Dün İstanbul'da İBB'nin önderliğinde önemli bir şura toplandı. Şuranın tam ismi şöyle "İstanbul I. Kentiçi Ulaşım Şurası". CRR'ye üniversitelerden, belediyelerden, medyadan ve hükümetten ilgi büyüktü. İstanbul üzerine hatta şuranın çerçevesini taşar şekilde güzel konuşmalar yapıldı. Böyle bir toplantı için görülmemiş çapta dinleyici mevcuttu. İstanbul, valilik, belediye ve emniyet olarak en üst seviyeden temsil ediliyordu. Belediye, iradlarının yüzde 60'ı geceyerası kanunuyla tırpanlanmasına rağmen yılmayıp böylesi organizasyonlar yapması, İstanbul sevdasının bir tezahürü. Daha güzeli de hadiseye hiçbir siyasi, ideolojik veya rahatsız edici fikrin bulaştırılmaması. Sadece İstanbul ve O'na hizmet. İstanbul ve herkes kucaklanıyordu. Öğreniyoruz ki İstanbul'da 2.3 milyon araç varmış. Sayı her gün artmakta. İstanbul'un dertleri, 1940'larda hızlı göç alışıyla büyümeye başlamış. Bugün artık İstanbul sadece İstanbul olmaktan da çıkmış. Edirne-Adapazarı, İstanbul-Bursa, İstanbul-Çanakkale istikametlerinde en azından ulaşım meseleleri müşterek. Ulaşım veya bir başka ifadeyle trafik problemi sadece İstanbul'da yaşananlardan ibaret değil. Bolu'nun trafik derdi de İstanbul'u alakadar etmekte. İstanbul'da ev-iş mesafesi daha evvel trafiğin o çok kötü olduğu dönemlerde 58 dakikaymış. Bu süre 38 dakikaya indirilebilmiş. Dolayısıyla belediye her hemşehrisine günde bir saatin üçte birini kazandırmış. Bunun çalışan nüfusla çarpılması halinde çok büyük iş saatleriyle karşılaşılır. Hedefse 28 dakikaymış. Nihai hedefin 15 dakika olmasını temenni ederiz. İstanbul, bir deniz şehri. Ama lastik tekerlekli araçlar revaçta.. Tabii bunda üretim firmalarının büyük rolü var. Şehrimizde seyreden vasıtaların yüzde 90'ı lastik tekerlekliymiş Hafızamız bir kere daha tazeleniyor ki Beyoğlu'ndaki tünel dünyada ikinci açılan metroymuş. Dahası yap-işlet-devret modeliyle yaptırıldığı için devlete hiçbir maliyeti olmamış. Sonraysa devamı getirilememiş. Şimdi belediyenin en büyük hedefi metrolar. Hatta eldeki proje gerçekleşirse New York'tan önce İstanbul, havaalanına metroyla ulaşacak. O kadar da değil. Marmaray veya tüp geçit denilen proje de dün Japon firması tarafından imzalanmış. Bu da güzel bir tevafuk. Marmara'nın dibine döşenecek 18.6 genişliğinde ve 100 metre uzunluğundaki borulardan trenler geçecek. Böylece, deniz-demir-karayolları değişik kavşaklarda buluşacaklar. 2010 İstanbul'u maddi mânevi-zenginliğiyle yer yüzüne bir kere daha sultani mührünü vuracak. Sevinilmesi gereken bir haber de İstanbul'da yaşayanlarda görülmeye başlanan İstanbulluluk şuuru. İnsanlar, kendilerini İstanbullu saymaya başlamışlar. İstikbalde daha güzel bir İstanbul duruyor. Bu İstanbul'u tehdit eden bir de acı gerçek var. Boğaziçi'nin yabancı gemi trağine alabildiğine açık olması. Petrolden patlayıcıya üç ayrı çeşit taşımacılık yapılıyormuş. Şuna bir mânâ veremiyoruz. Boğaziçi'nin kullanılması Montrö Boğazlar Sözleşmesiyle tesbit edildiğine göre Türkiye, neden bunu tek taraflı olarak fesih yoluna gitmiyor? 1936 tarihli muahede 1956'da bitti. Hükümetlerimizin böyle bir hakkı var. Feshedilmediği için de uzayıp gitmekte. İstanbul'un zenginliği Türkiye'nin zenginliğidir. İstanbul'un güzelliği Türkiye'nin güzelliği. İstanbul, Balkanlar-Kafkaslar, Kırım-Yemen, Anadolu-Ortaasya koordinatlarının kültür ve ticaret başkentidir. Muhteşem şehir, her hizmete layık. O'na hizmet edenler aziz olur. Öyle de olsunlar... İki cihanda.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.