Mecburen erken seçim

A -
A +

Dünden itibaren kafalardaki sual şu: -Şimdi ne olacak? Şayet, Bülent Ecevit, partisinin başından zamanında çekilseydi bugün bir kargaşa doğmayacaktı. Kargaşa var mı? Tırmanış seyrinde. Rahşan Ecevit-Hüsamettin Özkan çekişmesi başladı bile. Koalisyon ortaklarına da sirayet edebilir. Enteresan olan DSP-MHP mebuslarının eşitlenip eşitlenip durmasıdır. MHP'nin sayı üstünlüğünü alsa bile koalisyon protokölüne sadakat yüzünden başbakanlığa talip olmayacağı anlaşılıyor. Acaba Ecevit'ten sonra da aynı tutumunu sürdürür mü? Bilinmez. MHP hep şaşırttı. Zaten o zaman koalisyon da kalmaz ki.... Başbakan en az 1 hafta hastanede. Sonrasıysa meçhul. Bu şartlarda başbakanlık boşluğundan doğan bir otorite zaafı bürokrasiyi etkiler. Döviz şimdiden fırladı. Suiistimaller, yolsuzluklar, rüşvet, arazi yağması, gecekondu inşaatı...da fırlar. Devlet yerinde sayar. Her alanda büyük zararların doğma arefesindeyiz. Bunun tedbirlerini almak lazım. Yapılması gereken tıbbın sorumluluğunu yerine getirmesidir. Hekimler, Bülent Ecevit'in bundan böyle başbakanlık gibi son derecede ağır bir yükü taşıyamayacağına dair rapor tanzim etmeliler. Bu onların mesleki görevidir. O rapordan sonra hükümet istifa etmeli. Ardından da yeni bir hükümet kurulmalıdır. Kurulacak yeni hükümet, bütün partilerin iştirak edeceği milli bir koalisyon olabileceği gibi, DSP, MHP, ANAP ortaklığı da olabilir. Sadece muhalefttekilerden mürekkep olması da mümkün. Her halükârda geçici hükümet... O hükümetin tez zamanda ülkeyi seçime götürmesi lazım. Seçim tarihinin de öyle uzak günlere atılmasına gerek yok. En münasip takvim eylülün ikinci pazarıdır. Mayıs ayındayız. Yüksek Seçim Kurulu, şu teknolojik imkânlarla Türkiye'yi 15 Eylül'de seçime sokabilir. Mevcut hükümetle devam mı? Olmaz. 70 milyonluk bir memleketin başbakanı evinde düşüp kaburgalarını kırıyor, kimsenin haberi yok, günler sonra hastaneye gidiyor. Kendi başbakanına bile bakamayan bir kabine olur mu? Ne demek, konuta davet edildik, edilmedik. Bayan Ecevit, başbakan yardımcılarını hangi tılsımla korkutmuş acaba? Türkiye, Avrasya'nın hastane merkezi, başbakan da başkentteyken bu nasıl tutumdur böyle. İyi ki sınıkçıya gidilmemiş. Onun için olmaz. 57. Hükümet, her bakımdan kredisini doldurdu. Derviş'in durup durup "seçim" demesi boşuna değil. IMF'nin Türkiye masası şefi Juha Kahkonen bile bu lafı telaffuz etmeye başladı. Bu bir mecburiyettir. Kaderdir. Uymaktan gayrı yol yoktur... Şimdiden hayırlı olsun.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.