Sıcak yaz

A -
A +

Mevsimler değişmedi; değişiklik insanlarda. Şehirleşme kültürü arttıkça ağaç, yeşilin güzelliği ve temiz çevre daha bir fark ediliyor. Şehirlerimizde arzu edilen miktarda olmasa bile 10 yıl önceye göre ağaç sayısı çok daha fazla. Dolayısıyla ağaç yağmuru çekiyor, yağmur yeşili arttırıyor. Hazirana rağmen serinliğin devam etmesi, yağmurların dinmemesi bundan. Sonraki yıllarda Yazlar daha serin ve yağmurlu olabilir. Ülkemiz için kullanılan o meşhur cümle "yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağmurlu" ileriki yıllarda coğrafya kitaplarından çıkartılabilir. Köyde yaşayan için yeşil, pek de hasret konusu değildir. Köy insanı, kendini bildiği yaştan itibaren yeşille, akar suyla, dağla tabiatla iç içedir. Şehirli bunlardan mahrum. Şehirleşme başladığında yeni nüfus, şehir kültürünün parçası olan ağacı, çiceği fark edemedi. Onlar biraz da yabancısıydı. Köyde meyvalı ağaçlar vardır. Elma, ayva vs. gibi. Tarlalar ekilip biçilir. Su başlarında salkım söğütler saçlarını suya daldırır, tarla kenarlarında kavaklar, yıldızlara dokunmak ister. Dağ yamaçlarıysa meşelerle, makilerle bazı yerlerde çamlarla doludur. Bir de patika yollar boyunca iğdeler havaya genzi yakan hoş rayihalar katar. Buna karşılık çınar şehre mahsustur, her köyde görülmez. Keza at kestanesi, akasya, ıhlamur da öyle. Köyde gül, daha ziyade bahçe çiti görevi yapar. Şehrin mor salkımı, filbahrisi, hanımeli benzeri kokulu ağaçları köyde pek yoktur. Onun için köyden gelenler önceleri kavakları ve söğütlerini de beraber getirdiler. Koyun ve keçilerini getirdikleri gibi. Sonra bunlar terk edildi. Şimdi kavaklar kesiliyor. Kavak belki de şehirle uyuşmadı. Veya uyuşan cinsi seçilemedi. Yoksa şehre ilk defa kavak dikilmiyor. Şehir kültürü yerine oturdukça medeniyet gelişecektir. Düne göre haylice mesafa alınmıştır. Daha da alınacak. Alınması gereken mesafeler arttıkça yaşanabilir çevre alanı çoğalacak, yeşil artacak, hava daha temiz, deniz daha berrak olacaktır. O zaman yazları tamamen yağışlı bir ülke olabiliriz. Şimdilik belediyeler, ağaçlandırma yapıyor. Aslında vatandaşın da belediyeye yardımcı olması lazım. Mahalleli sokağını, caddesini, parkları, ortak bahçeleri ağaçlandırmalı. Yalnızca yazlığı düşünmek bencillik olmaz mı? Yazlıkta en fazla bir ay geçiyor, mahallede bir yıl. Belediyeler, şehirleri hakkıyla ağaçlandırdıktan sonra bakışların şehirleri çevreleyen çıplak dağlara dönmesi gerekir. Çok az vilayetimizde etraf dağlar zümrüt gibi. Bilhassa doğuda onlar, insanı hayrete düşürecek kadar ağaçsız. Bu ağaçsız dağlar, büyük kusurumuz, ayıbımızdır. Avrupa'da böyle bir manzara göremezsiniz. Batıda evler, mahalleler orman içine kurulmuş gibi. Yetmez. Balkonlar, pencereler kırmızı köpüklü sardunyalarla göz alıcı bir renktedir. O zevk, eskiden bizim hayatımıza da hakimdi. O hanımlar, yağ kutularına küpeliler, mercanlar, fesleğenler, zambaklar, lâleler diker, kedileri gibi, çocukları gibi onları seve-okşaya büyütürlerdi. Şimdilerde balkonlar, pencere önleri, apartman bahçeleri haylice fakir. Medeniyeti hanımlar zenginleştirir. Dünkü kadınlar, çiçeği sadece saksıya dikmemişlerdi. Onlar, asırdan asra devam etsin diye göz nurları ve sabırlarla yemeni çevrelerine de taşımışlardı. Herkese biraz gayret düşüyor. Ağaçla zenginleşecek, çiçekle güzelleşecek, yeşille huzur bulacağız. Bereketli yağmurlarla ömürler uzayacak. 600 yıllık-700 yıllık çınarlar, yurdumuzdan başka hangi memlekette var?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.