İsraf sel gibi...

A -
A +

Semt pazarlarını bilirsiniz. Pazar kalkıp, pazarcı esnafı, oradan ayrıldığında bazı fakir hanımların, döküntüleri karıştırıp nafakalarını arama sıkıntısına düştükleri hep görüldü. 'Milenyum' diye girilen yeni bin yılda onlar, kalmayacağına, hiç değilse azalacağına arttı. Eskiden çer-çöp arasından sağlam domates, biber arayan o kadınlarının sayısı 3-5 idiyse bugün birkaç misli. Sebep, kriz. Ekonomik kriz çok belleri büktü. Nice namuslu aile reisi, ev kadını, bugün gözyaşını içine akıtmakta. Gördüğünden geri kalmış binlerce haysiyetli vatandaş, sabırla hayata dayanıyor. Kriz çıkınca devlet, tasarruf tedbirleri almıştı. O kararlara göre kamu kurum ve kuruluşları israftan kaçınacaktı. Lafta kaldı... Hayaldi, yalan oldu. Mevzubahis kuruluşlar, dün olduğu gibi bugün de bir yağma hayatı sürmekteler. O kokteyllere, resepsiyonlara bir gidiniz de israfın sel olup akmasını gözlerinizle görünüz. En sudan sebeplerle geceler tertiplenmekte, ödül, şu-bu adı altında herkese mavi boncuk dağıtılmakta. Bir riyakâr hayat ve ucuz şark kurnazlığı. Bu gecelerde "açık büfe" ismi altında yemeğin envai çeşidi oluyor, alkollü içeceklerin hepsi mevcut, meyvenin, tatlının bin türlüsü tepsiler, tabaklar dolusu. Şık beyler, dekolte bayanlar bu gecelerin müdavimleri. Yedikçe yiyor, içtikçe içiyorlar. Nasılsa bedava. "Beleş sirke" baldan tatlıdır demişler. Bu masraflar, kimin kesesinden? Harcamayı, kamu kurum ve kuruluşunun başında olanlar, kendi keselerinden yapmıyorlar. Hiç mümkün mü? Öyle civanmertler artık mevcut değil. Mesela böyle bir daveti veren bakandan rica etseniz; dilenmemek için utana-sıkıla semt pazarında nafaka arayan fakir kadınlardan üçüne-beşine birer haftalık geçimlerine yetecek bir parayı bin dereden su getirerek vermez. O para, kendi cebinden çıkacaktır. Sıra milletin parasından harcamaya gelince eksiklerin ne olduğuna bakılır. Kriz devam ediyor. Halk, her gün biraz daha fakirleşiyor. Bir kesimse Pompei'nin Son Günlerinde gibi. "Kriz" diye bir sözün ortalıkta dolaştığını işitiyorlarsa da ne olduğunun farkında değiller. Hatta mübalağa yapıldığını bile iddia etmekteler. O kesimin başını kamu kurum ve kuruluşları çekmekte. Özel sektörün dahi buna hakkı yokken o kuruluşlar inanılmaz israflar içindeler. Niyete, maksada gelince... hiç de halis değil. O yerin başında olan şahsın görevdeki ömrünü 3 gün daha uzatmak. Bu kokteyl, resepsiyon müsrifliğine tez zamanda son verilmeli. Bir tarafta semt pazarlarında utandıran manzaralar, diğer tarafta saraylarda salonlarda göz kamaştıran debdebeler. Bu adaletsizlik gök kubbeyi bir gün çökertir. Yetimin yoksulun hakkı yenerek iflah olunmaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.