KUDÜS İÇİN YENİ BAŞLANGIÇ

A -
A +
Kudüs-i şerif, İslam’ın Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’den sonraki üçüncü en mukaddes beldesidir. İlk kıblemizdir. Mescid-i Aksa, İslamın üç hareminden üçüncüsüdür.  Yani, Kâbe-i şerif ve Hücre-i saadetten sonra Mescid-i Aksa gelir. Sevgili Peygamberimizin -aleyhsselam- 52 yaşında iken Allahü tealanın davetine mazhar olarak Mirac’a çıkışının İsra/Gece Yolculuğu adlı dünya bölümünün son durağıdır.
Bu sebeple Kudüs’e “Göklere Açılan Kapı” da denir. Ayrıca “Dar’üs selam” diye de unvanı vardır. Dar’üs selam, barış yurdu, selamet evi, huzur ve sükûn beldesi gibi anlamlara gelir.
Kudüs, din-i İslam tarafından kudsi bir şehir addedildiği gibi, İslamın mer’iyyetlerine/yürürlüklerine son verdiği Musevilik ve Hıristiyanlık tarafından da kutsal kabul edilmektedir.
Kudüs, Mekke gibi dünya tarihinin ilk şehirlerinden biridir. 636’da Halife-i Müslimin Hazreti Ömer orduları tarafından kuşatılmış fakat bizzat Halife tarafından barış yoluyla teslim alınmıştır.
Şehir, 15 Temmuz 1099’da Haçlı işgaline uğradı. 70 bin Müslüman kılıçtan geçirildi. Birçok değerli eser tahrip edildi. Ardından o bölgede Kudüs Krallığı kuruldu. 2 Ekim 1187 tarihinde Salahaddin-i Eyyubi Kudüs’ü kurtararak Haçlı işgalini bitirdi. 28 Aralık 1516’da ise Yavuz Sultan Selim Han tarafından Memluklar’dan alınarak Kudüs-i Şerif Mutasarrıflığı/valiliği kuruldu. Yeniden kavuşmak üzere Kudüs’ten ayrılmamız 9 Aralık 1917’dir.
Babil kralı Nabukadnezar tarafından topraklarından sürülen ve daha başka sürgünler de yaşayan Yahudiler, Avrupa devletlerince ülkelerinde barındırılmamış ve İspanya misalinde olduğu gibi çok kötü şartlarda kovulmuşlardır. Bu yüzden tanrı tarafından kendilerine Arz-ı Mev’ud olarak saydıkları Nil-Fırat havzasına dönme fikrini zihinlerinde daima saklı tutmuşlardır. Napolyon’un 18. Asır sonlarında Yahudileri Kudüs ve çevresine yerleştirme teklifi vatansız yaşayan Yahudileri heyecanlandırdı. Napolyon’un Akka önlerine kadar gelip burada Cezzar Ahmed Paşa karşısında hezimete uğramasındaki ana fikir böylece daha iyi anlaşılmaktadır. Diğer taraftan 1818’de Amerika’da Mordehay Manuel Noah ve 1830’da Fransız tarihçi Josef Salvador, Yahudilere Siyonizm hedefini bir varılası gaye olarak göstermişlerdir. Almanya ve İngiltere’de muhtelif hahambaşıları da bu gayeye destek verdiler. İlk adım olarak 1870’te Alliance İsrailete tarafından Yafa civarında bir ziraat mektebi açılmış ve Siyon Muhibbanı namıyla bir cemiyet kurulmuştur. Bununla birlikte adını Filistin’deki Siyon dağından alan Siyonizm için en büyük çabayı Theodor Herzl göstermiştir. Bu kişi, 1896 yılında “Yahudi Devleti” ismiyle bir kitap da neşretmiştir. Daha sonra değişik Avrupa şehirlerinde Siyon Kongreleri tertiplenmiş, Theodor Herzl, birkaç defa İstanbul’a da gelmiş, Sultan Abdülhamid ile görüşmüş, Devletin borçlarını ödeme mukabili Filistin’e Yahudi yerleşimi için müsaade istemiş fakat talebi reddedilmiştir. Adı geçen Siyonist 1904’te öldü, ideali ise olanca hıncıyla devam etti. 27 Nisan 1909’da Abdülhamid Han hal edilirken tebliği yapan tamamı gayrı Türk unsurun içinde yer alanlardan biri de Emanuel Karaso adlı Yahudi’dir. Bununla kalmayarak bilahare çok yaygın bir şekilde önce İttihad ve Terakki'ye ve sonra da devam eden siyasi oluşumlara sızıp yönlendirmeler yaptılar.
Birinci Cihan Harbi’den sonra İngilizler, Kudüs ve çevresini kuşattılar. Yahudi tezgâhıyla harbe girip kaybeden devlet, takatten düşmüştü. Direnilmesi hâlinde bu mukaddes belde, küffar tarafından topa tutulacaktı. Kudüs bombalanmasın diye ordumuz büyük bir hüzünle bu mübarek topraklarda yüreğinin yarısını orada bırakarak ayrıldı.
14 Mayıs 1948’de Filistin toprakları üzerine İsrail devleti kuruldu. ABD 10 dakika sonra tanıdı. İkinci tanıyan Tek Parti idaresi oldu. İsrail, ilk günden itibaren işgallerle sürekli genişledi. Bu genişleme 1967 Arap-İsrail Harbinde azami çapa ulaştı. BM '67 öncesi hudutlara çekilmesi için karar aldığı hâlde İsrail tınmadığı gibi 1980’de de Kudüs’ü başkent ilan etti. BM, Kudüs’ün iki devletli hâl tarzı için şehrin Doğu Kudüs ve Batı Kudüs diye ayrılarak Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti olması için teklif getirdiyse de netice alamadı.
Trump idaresindeki ABD yönetimi Kudüs’ten ayrılışımızın 100. senesine denk gelen günlerde 6 Aralık 2017’de Kudüs’ü İsrail’in başşehri olarak tanıdı.
Bunun üzerine 13 Aralık 2017 günü İstanbul’da toplanan 57 üye devlete sahip İİT/İslam İşbirliği Teşkilatı, alınan bu kararın gayrimeşru sayarak Doğu Kudüs’ü Filistin’in başşehri olarak ilan etti.
13 Aralık 2017, Kudüs için yeni bir başlangıçtır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.