CUMHURBAŞKANINA DESTEĞİN TAHLİLİ

A -
A +
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, önceki günkü basın sohbetinde 3 Kasım 2019’daki Cumhurbaşkanlığı seçiminde partisinin Recep Tayyip Erdoğan’a destek olacağını açıklamıştı. Sn. Bahçeli, bu dediğini dünkü parti grup toplantısında  bir kere daha tekrarladı. Buna göre şayet iki parti arasında bir Cumhur İttifakı olursa MHP ve AK Parti, 3 Kasım 2019’daki milletvekili seçimlerinde ittifak kuracaklardır. Eğer ittifak kurulamazsa  MHP kendi kadrolarıyla seçime gidecektir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde  ise Sn. Erdoğan her hâl-ü kârda desteklenecektir.   Şu malûmat onu göstermektedir ki  3 Kasım 2019 akşamındaki netice bu günden bellidir.  İnşallah bir elem-keder olmadıkça Türkiye, 4 Kasım 2019 Sabahı  Recep Tayyip  Erdoğan’la “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi”ne geçecektir. Başbakanlık olmayacak, Cumhurbaşkanı işinin ehli herhangi bir insanı alıp bakan olarak tayin edebilecek, meclis kanun ve denetleme yaparak daha hızlı ve verimli çalışacaktır.     Devlet Bey, dünkü grup toplantısında “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Etme Sistemi iyice yerine otursun diye 2019’dan sonraki 5 yıl boyunca da desteğimizi devam ettireceğiz” dedi. Böylece bu kıymetli destek bugünden itibaren 7 yılı içine almaktadır. Yakın maziyi de düşünürsek 10 yıllık bir destek mevzubahistir. Bunları söylemek, bir başka partiye alabildiğine destek olmak yürek ister. Bunu ancak hiçbir diyet borcu bulunmayan, partisine, teşkilatına tam hâkim olan  liderler yapabilirler. Siyasi hayatta bir grubuna, teşkilatına hâkim liderler vardır, bir de parti ve teşkilatına muhtaç hatta mahkûm  genel başkanlar. Lider şahsiyetine malik olan insanlar, tek başına da kalsalar doğru düşündüğünü söylemekten ve doğru bildiğini yapmaktan  geri durmazlar. -MHP bir siyasi parti ve Devlet Bahçeli de onun genel başkanı olduğu hâlde neden Cumhurbaşkanı adayı olmuyor veya partisi aday çıkartmıyor? Devlet Bey, devlet, millet ve istikbal için faydalı olan siyaseti yapmaktadır. Ne demek istediğimizi şöyle açıklayabiliriz: Günü geldiğinde ortaya çıkan adaylara göre TBMM’de hangi partiden kimin Başkan seçileceği bellidir. Buna rağmen bazı muhalefet partileri aday gösterirler, o adaylar küçük bir oy alır fakat neticede güçlü olan aday başkan olur. Bazen de hiçbiri seçilemez sonu hüsranla biter. 12 Eylül 1980 Darbesinin gerekçelerinden biri TBMM’nin aylar boyu tur üstüne tur yapılmasına rağmen Başkanını seçememe ayıbını yaşamasıydı. 3 Kasım 2019’da bir MHP veya CHP’linin Cumhurbaşkanı seçilemeyeceği bellidir. 50+1 sebebiyle AK Parti adayının seçilebilmesi de kesin değildir. Daha bugünden türlü oyun, tezgâh ve ittifaklar kurulmakta.  Seçim tarihi yaklaştığında daha da kurulacaktır. Vaziyet o ki AK Parti-MHP Cumhurbaşkanlığı aday ittifakı olmazsa Türkiye’nin 3 Kasım 2019’da Cumhurbaşkanını seçmesi zordur. O gün Cumhurbaşkanı seçilemeyince bu defa seçim turları başlayacak, belki aylar geçecek, döviz yükselecek, yatırımlar duracak, yabancı sermaye gelmeyecek, borsa çökecek ve ülke kargaşaya sürüklenerek kazanılmışlar önemli ölçüde kaybedilecektir. Bu, 15 Temmuz’da devleti kuşatıp ülkeyi işgal etmek isteyenlerin arayıp da bulamadığı bir manzaradır. 12 Eylül öncesinde sokak eylemleriyle bir algı operasyonu tertiplenmiş ve ordu, toplum için kurtarıcı olarak gösterilmişti. Bahsettiğimiz hadise -Allah muhafaza-  hakikat olup da  turlar bıktırma noktasına gelince bu defa da yabancı güçler  kurtarıcı olarak algılatılır. Devlet Bey ve Tayyip Bey’le birlikte diğer bazı aklıselim sahibi vatanperver siyaset ve devlet adamları da bunu görmekteler. Bu sebeple Devlet Bahçeli’nin verdiği bu destek fânileri aşan bir vatan borcudur. Milletvekilli seçimlerinde de Cumhur İttifakı iyi  olur. Zira 2019 Genel Seçimleriyle birlikte milletvekili sayısı 50  vekil artarak 600 olacaktır. AK Parti’nin çıkartacağı milletvekilleri  ve AK Parti listeleriyle garanti altına alınmış yüksek sayılı  MHP milletvekilleri toplamı 12 Eylül’ün mevcut ve yamalı anayasasını kökten değiştirerek sivil, yerli ve millî bir anayasa yapmalılar. Mahalli seçimlerde bile iki partinin de kazanacağı kısmi bir dayanışma mümkündür. İki sayın lider, herhalde  bugün bunların hepsini çok tafsilatlı şekilde görüşeceklerdir. Bu denli hayati bir desteği göremeyip Devlet Bahçeli için olur-olmaz laflar edenler, politika girdabını aşamayanlardır. Onların ufukları ileriyi görmeye elverişli değil. Devlet Bey, “ben değil, fikrim iktidar olsun” diyor ve fakat bu lisanı hâli bazıları anlamıyorlar. Bugün milliyetçilik adına yapılmayan ne vardır?  Kaldı ki “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi”, Devlet Bahçeli’nin teklifidir.  16 Nisan 2017 Referandumundan önce Sn. Erdoğan ve AK Parti, “Başkanlık Sistemi” diyordu. Hadise, kilitlenmek üzereydi ki bu noktada MHP genel başkanı devreye girdi ve Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni teklif etti. İki partinin dayanışmasıyla anayasa değişikliği yapılarak referandum fiilî ittifakla kazanıldı.   Sn. Bahçeli, bugün aynı zamanda fikrine sahip çıkmaktadır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.