NATO DA ÇÖKER

A -
A +
ABD'li yetkililer, Türk mevkidaşlarıyla görüşmekteler. Başkan Donald  J. Trump, Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan'la, Dışişleri Bakanı Rex Tillerson Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'yla, Millî Güvenlik Müşaviri Kor. Gnl. Herbert R. McMaster, cumhurbaşkanlığı sözcüsü Prof. İbrahim Kalın'la, Savunma Bakanı James Mattis, Millî Savunma Bakan Nurettin Canikli ile görüşmekteler. Bu görüşmelerden başkanlar seviyesinde olanlar -yüz yüzenin dışında ihtiyaç hasıl olunca- telefonla gerçekleşmekte. McMaster-İbrahim kalın görüşmesi, İstanbul'da yapıldı. Dışişleri bakanları görüşmesi Türkiye'de, savunma bakanlarınkiyse Brüksel'deki NATO toplantısı vesilesiyle olacak... Bütün bu müzakerelerden maksat, iyi gitmeyen ve her gün biraz daha bozulan Türk-Amerikan dostluğunu kurtarmaktır. Amerika, kendini müdafaa etmekte. İki devlet arasındaki dostluk, George W. Bush zamanında bile bu kadar kötüleşmemişti. Merak edilen soru şudur: Bu veya benzer başka görüşmelerle münasebetler kurtulabilecek ve dostluk devam edecek midir? Belki çok kötümser olunmayabilir ama çok iyimser olmak için de sebep yok. Amerika, hem içeride ve hem de bunun bir yansıması olarak dışarıda kayıplar içindedir. İçeride güçlü bir siyasi irade mevcut değildir. Başkanlık, Pentagon, hariciye vs. olmak üzere yönetim katında her kafadan bir ses çıkmakta. Görünen o ki İsrail'in menfaatleri, Amerikan millî menfaatlerinin önüne geçmiştir. Washington, Ankara'nın yıllardır sabırla yaptığı bütün ikazlara rağmen Türkiye düşmanı terör örgütleriyle dostluklar kurmuş, 15 Temmuz'a destek vermiş, Türkiye'yi itibarsızlaştırmak için 17/25 Aralık yargı darbesinin devamı mahiyetinde savcılarına dâvâ açtırmıştır. Diğer taraftan ne FETÖ kadrolarını iade etmiş ve ne de PKK/PYD ısrarından caymıştır. Cayma bir yana, PYD'yi stratejik ortak da kabul ederek ona her çeşidiyle silah vermiştir. Bu silahlar 5 bin tırı bulmaktadır. Verdiği silahların içinde sadece tank, top ve jet yoktur. Terör örgütü, bugün vatanları için meşru müdafaa yapan kuvvetlerimize bu silahlarla karşı koymaya kalkışmaktadır. Amerikan Meclisinin siyasi terkibi ne olursa olsun, Beyazsaray'da kim oturursa otursun, bakanlıkları, danışmanlıkları hangi isimler doldurursa doldursun. Şayet ABD, Irak'ın Kuzeyi ile Suriye'nin kuzeyinde kukla bir Kürt devleti kurma hülyasıyla İsrail'in menfaatini her şeyin üstünde tutma yolundan vazgeçmez, FETÖ'cüleri teslim etmez, şantaj dâvâları düşürmez, DEAŞ, PKK, PYD'nin arkasından çekilmezse Türkiye'den umduğunu bulamayacaktır. Türkiye her dostluğunda samimidir. Türkiye, aldatmaz. Türkler, dinlerine, dillerine, bayraklarına bağlıdır. Bir Amerikalı, Amerikan bayrağından mayo yapar, Türk ise bayrağını öpüp alnına koyduktan sonra yükseğe asar. Ortak geçmişe rağmen bugün hâlâ biz Türkleri layıkıyla tanımıyorlarsa orada söz biter. Şifası da olmaz. Onun içindir ki Başbakan Yardımcısı ve Hükûmet Sözcüsü Bekir Bozdağ, ''ikna etmeye geliyorsanız gelmeyin!'' diye tekraren ve yüksek sesle dikkatlerini çekti. Vaziyet şöyle görünüyor:  ABD tarafı, Türkiye düşmanlarını dost edinip onlara her türlü desteği verdikten ve bölgeyi İsrail’in "Nil'den Fırat'a  Büyük İsrail" projesine göre tanzim etmeye çalıştıktan sonra stratejik ortaklığımız lafta kalacak ve Türk Amerikan dostluğu çökecektir. Nitekim Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da yine yüksek sesle ya tamam veya devam!.. diyerek Washington'ın samimiyetini sorguladı. Türk-Amerikan dostluğu biterse bunun birinci derecede zarar gören tarafı Amerika olur. Beyazsaray, dost seçmede zaafa uğramıştır. Time mecmuası bile Amerika’nın yalnızlığını kapak yaptı. Akıl var, iz'an var. Şu adı geçen terör örgütleri ve/veya İsrail, Türkiye yerine ikame edilecek çapa sahipler mi? Değiller ama, Yahudi Lobisi, Amerika'yı Washington'da pençesine almış vaziyette. Türk-Amerikan dostluğunun bitmesi mutlaka Amerikan iç siyasetine kötü etki yapacaktır. Daha kötü etkisi ise NATO'ya olur. Dostluğun bitmesi NATO'nun da sonunu getirir. Amerikan hükûmetinin bütçe yapamaması boşuna olmasa gerek. Sağduyunun böylesine ihmal edildiği bir yerde elbette bütçe de olmaz. 3 Mart Tezkeresinin reddine duyulan kibir ve kindarlık, tâ nerelere kadar geldi. Hem dostluk ve hem de NATO çürük iplikte. NATO olmazsa İncirlik'in de varlık gerekçesi kalmaz. Washington, son dönemeçte.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.