ANKARA ZİRVESİ

A -
A +
Ankara, iki gün boyunca çok önemli iki gelişmeye sahne oldu. Önce, 3 Nisan 2018’de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sn. Tayyip Erdoğan ve Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sn. Vladimir Putin, Türk Rus müşterek eseri Akkuyu Nükleer Santrali’nin temellini attılar.
4 Nisan 2018 günü de bu iki lidere İran İslâm Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sn. Hasan Ruhanî’nin de katılmasıyla Suriye Zirvesi yapıldı. Ankara Zirvesi, Soçi Zirvesi’nden sonra Suriye’ye dair gerçekleşen ikinci zirvedir. Üçüncü zirve de Tahran’da icra edilecektir. Zirve sonrasında önce 3 lider ortak bir basın toplantısı yaparak kendi açılarından Suriye krizini konuştular. Bilahare basın mensuplarının sorularını cevaplandırdılar. Sonra da ortak bildiri yayınlandı.
Liderlerin konuşmaları tek tek tahlil edildiğinde görüşlerinin birbirine çok yakın olduğu görülmekte. Nitekim ortak bildiri, imzalı mutabakatıdır. Ortaya çıkan şu ki Astana’da Suriye garantörü olarak kabul edilmiş olan Türkiye, Rusya ve İran, zikredilen konularda görüş birliğine sahipler. Ankara Zirvesi, Cenevre Zirvesi gibi havanda su dövme, zaman israfı değildir.
Ortak bildirideki karar, temenni ve dilekler güzel. Bu güzelliğin kalıcı olması arzulanır. Aksi, yani liderler, kendi başkentlerine döndüklerinde farklı ifadeler seslendirilirse bu hareket, devlet ciddiyetiyle bağdaşmaz. Böyle bir şey, her ne kadar burada mümkün görülmüyorsa da yine de hatırlatmakta fayda var. Ortak bildiri denen Ankara Beyannâmesi’nin ana fikri şudur:
-Suriye’nin toprak bütünlüğü korunacaktır. Üçüncü tarafların bu ülkeyi parçalamaya dönük çalışmaları kabul edilemez.
-Kan ve ölümlerin bir an evvel durması için ateşkes ve ateşkese riayet şarttır. Kalıcı barış barış temin edilmelidir.
-Her türlü teröre karşı mücadeleye devam edilerek Suriye, terörden temizlenecektir.
-Yeni bir anayasa hazırlanmalı ve ardından genel seçimlere gidilmelidir.
-Uluslararası toplum, sorumluluğunu hatırlayarak taahhüt ve mükellefiyetlerini eda etmelidir.
Türk ve Rus ordusunun ortaklaşa çalışmayla Doğu Guta’da sahra hastanesi ve fırın kurulması kararına varılmış olması ise en sevindirici olan karardır. Diğer taraftan T.C. Cumhurbaşkanı’nın mağdurların konteynerlerden kurtarılarak yapılacak yeni konutlara kavuşturulması için her 3 devleti birlikte konut inşa etmeye çağırması ise son derecede insani bir tekliftir.
Türkiye, Rusya ve İran’ın 4 Nisan’da Ankara’da yaptığı bu zirve, 3 devletin birbirine daha fazla yakınlaşması bakımından üzerinde durulacak değerdedir. Yakın gelecekte Rusya ile vizelerin tekrar kalkacağı beklenebilir. Ancak; bu bahsettiğimiz, mes’elenin bir yüzüdür. Diğer tarafta ise ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve belki topyekûn AB vardır. Ankara Zirvesi’nin hemen öncesinde ABD’nin Menbiç’te alelacele iki üs kurma çalışmasına başlaması manidardır. Bu hareket, aynı zamanda Sn. Donald Trump’ın ikinci defa dile getirdiği ‘’DEAŞ’i mağlup ettik, Suriye’den çekilmeliyiz. Artık Suriye ile başkaları meşgul olsun’’ sözüyle de çelişmektedir. Peki, neden devlet başkanıyla çelişme, daha doğrusu onu yalanlama pahasına bu üsler kurulmaktadır? Sorunun cevabı basittir. ABD, adı geçen 3 devletin yakınlaşmasından rahatsızdır. Bunun için gövde gösterisi yapmaktadır.
Akıllardaki soru ise şudur:
-Türkiye, Menbiç’e harekât yaptığında ABD’nin duruşu ne olacaktır?
Bu sorunun diplomatlara sancılar yaşattığını sanıyoruz.
Türkiye, Rusya, İran sıkı bir dostluk sürecindeler.
Çin, yoluna devam ediyor.
ABD ise darmadağınık.
Bu dağınıklığı örtmek için Menbiç’e üs kuruyor. Diğer taraftan Kim Jong Un’un Kuzey Kore’siyle de hem Seul ve hem de Washington üzerinden dostluk tesis etmenin yollarına bakıyor. Washington’un Pyongyang ile el sıkışacağı kabulü mümkün olmayan bir ihtimaldi. Fakat işte mümkün oluyor. Öyle ise aynı ABD yarın İran’la da el sıkışamaz mı? Tahran’ın kara listeden çıkarma vaadiyle kafasını karıştırıp ikna etmesi ihtimal dışı değildir.
Ezcümle; zirve yapmakla her şey bitmiyor.
Belki her şey yeni başlıyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.