ÖDÜNÇ MİLLETVEKİLİ VERME CHP’NİN ESKİ HUYU

A -
A +
13 Şubat-31 Mart 1925 tarihli Şeyh Said Vak’asını, 3. Cumhuriyet Hükûmetinin Başvekili Ali Fethi Bey/Okyar, isyan olarak görmez. Örfi idareyle önleyeceğini düşünür. Lakin, olay birden alevlenir. Hükûmet istifa etmek zorunda kalır. 22 Kasım 1924-3 Mart 1925 arasında başvekillik yapan Ali Fethi Bey, Reis-i Cumhur Mustafa Kemal’in/Atatürk’ün yakın arkadaşıdır. Sefir-i Kebir/Büyükelçi olarak Paris’e tayini çıkar. 3 Mart’ta İsmet Bey/İnönü riyasetinde yeni hükûmet kurulur. Dünya, 1929’da “Büyük Buhran” denen meşhur iktisadi krize sürüklenir. Bitmek bilmeyen harplerden yeni çıkmış, rejim değiştirmiş, arka arkaya tepeden inme inkılablar yaşamış memlekette Şeyh Said Vak’ası sebebiyle “Takrir-i Sükûn Kanunu” ve jandarma korkusuyla susulsa da hoşnutsuzluklar vardır. Ali Fethi Bey 1930 yazında iki ay izinle yurda gelir. Bu esnada Reis-i Cumhur Yalova’da ikamet etmektedir. Ziyaretine gitmek ister. Bir arkadaşı, “sana muhalif parti kurman için teklif yapacaktır, kabul etme!” der. Büyükelçi, pek renk vermez ama esasında kendisi de böyle bir muhtemel gelişmeden haberdardır… Görüşme gerçekleşir. Mustafa Kemal, fiilî vaziyetin bir diktatörlük olduğunu, muhalefet partisinin bulunmadığını söyleyerek bir muhalefet fırkası kurmasını ister. İsmini de “SCF-Serbest Cumhuriyet Fırkası” olarak bizzat kendisi koyar. Teklife muhatap olanın bazı endişeleri vardır. Bunlara dair rahatlatılır. Parası olmadığını söyler, Reis-i Cumhur ve CHF reis-i umumisi, mali destek vereceğini söyler. Meb’usum/milletvekilim yok der. 40 vekil vermeyi teklif eder. Ali Fethi, bunu az bulur. 120 vekil ister. 70 vekilde mutabık kalırlar. Gazi’nin hemşiresi/kız kardeşi bile bunların içindedir. Parti 12 Ağustos 1930’da kurulur. Mustafa Kemal Paşa’nın niyeti aşırı devletçi Başvekil İsmet Beyin karşısına liberal Ali Fethi’yi çıkartarak onu dengelemektir. Daha önemlisi ise bir test yaparak halkın nabzını tutmaktır. O gün tabii şimdiki gibi anket firmaları, haberleşme imkânları yoktur. Tam ismiyle “Cumhuriyetçi, Layık Serbest Fırka” halk için bir ümit olur. Millet, öylesine bunalmıştır ki SCF’ye dört elle sarılır. Ali Fethi Bey’in mitingleri fevkalâde alâka görür. Ülkede şimdi bir muhalefet rüzgârı esmektedir. Demokrasi kelimesi henüz pek tedavülde olmadığı hâlde Hükûmet sert şekilde tenkid edilmektedir. Ancak iyi saatte olsunlar muhalefet liderinin kulağına “bu kadar da değil!” diye fısıldamış olmalı ki SCF’nin genel başkanı Fethi Okyar, 17 Aralık 1930’da dâhiliye vekâletine bir istida/dilekçe vererek partisini fesheder. Partinin organı İzmir’de münteşir “Serbes Cumhuriyet” adındaki gazete de yayınına son verir. Kâzım Karabekir’in 17 Kasım 1924-5 Haziran 1925 tarihleri arasında var olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’ndan sonra Serbest Cumhuriyet Fırkası da çok kısa ömürlü olur. Sonradan bu iki teşebbüs, “demokrasi denemesi” olarak ifade edilse de yalnızca Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, bir muhalefet hareketidir. Doğuda kurgulanmış Şeyh Sait kargaşasıyla ilişkilendirilen Karabekir Paşa, canını zor kurtarmıştır. İkincisinde halkın nabzı tutulmuş, ortaya kaygılar çıkmıştır. Ödünç vekiller, eski partileri CHF’ye dönmüşlerdir… 15 vekilin CHP’den İYİ Partiye gönderilmesi, Güneş Motel olayını hatırlattı. Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kurulması ve kendini dağıtması ise hiç konuşulmadı. Bu mes’ele vaktiyle enine-boyuna müzakere edilseydi CHP bugün belki de böyle bir politikaya teşebbüs etmeyecekti. O’nun destek vermesiyle İYİ Parti, grup kurabildi ve dolayısıyla seçime girme hakkı kazandı. Vekil göndermenin hemen ardından YSK “buna hiç gerek yoktu; İYİ Parti seçime girebilecekti” mealinde açıklama yaptı. Ancak bu açıklamanın bir faydası olmadı. Geç kalınmış, kavga çıkıp tansiyonlar yükselmiş, kim ne derse desin o milletvekillerinin itibarları zedelenmişti. Şimdi; onların tekrar istifa edip CHP’ye dönecekleri söylenmekte. Zaten kâğıt üzerinde kanuna karşı hile kabilinden bir gidiş söz konusudur. Bu sebeple sürpriz olmaz. İsterdik ki böylesi bir işlem ana muhalefetin tarihinde 1930’ların ağır şartlarında kalmış olsundu. Oysa eski tas, eski hamam. Bülent Ecevit, “Yeni CHP” dedi. Bir şeyi değiştiremeyince kendisi gitti. Kemal Kılıçdaroğlu da “Yeni CHP” dedi ama gerisi gelmedi. Derin CHP’den “yeni partini de al git!!” diye azar işitmişti. Bu yüzden sustu ve fabrika ayarlarına döndü. Bunlar yaşanırken o vekillerden bir kişi bile “ne oluyor, biz eşya mıyız?” diyemedi. 24 Haziran’dan sonra böylesi ayıpların yaşanmamasını temenni ederiz. Hafıza zayıflayınca kalite düşüyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.