24 HAZİRAN KADER KAVŞAĞIDIR!

A -
A +
24 Haziran’da seçimleri, ya Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakı kazanarak terörle mücadeleye artan bir hızla devam edilecek veya  karşılarındaki kazanarak terörle mücadele bitecek ve Türkiye karanlık ve kargaşaya sürüklenecektir… Bugün Türkiye, MİT, TSK, polis, güvenlik korucuları ve yargısıyla FETÖ, PKK, PYD/YPG ve DEAŞ artıkları ve onların arkasındaki devletlerle yurt içi ve yurt dışında mücadele etmekte, beka ve istiklal savaşı vermektedir. Bu millî unsurlar, canlarını dişlerine takmış olarak azimle çalışıyorlar. Arkalarında güçlü bir siyâsî irade ve bu siyâsî iradeye güvenen milletin dua ve desteği var. Mevzubahis siyâsî iradede başı çok kararlı bir şekilde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çekmektedir. Partisi de inançla yanındadır. Keza MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, büyük bir feraset ve azimle Cumhurbaşkanı ve hükûmete ivazsız ve tavizsiz bir şekilde destek olmaktadır. Eğer; Recep Tayyip Erdoğan, 24 Haziran’da  Cumhurbaşkanlığını kazanamaz, Cumhur İttifakı da 300’ün üstünde vekil çıkaramazsa ümidini yitiren  MİT, asker, polis, korucu ve yargı mensuplarının şevki kırılır, terör örgütleriyle mücadele biter, projeler akamete uğrayıp çöker, istikrar ve ekonomi kaosa sürüklenir. Sn. Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nın karşısındaki blokla himayelerindeki bölücü partinin hedefi adayları cumhurbaşkanı seçilemezse cumhurbaşkanlığını ikinci tura sürüklemek, bunu yapamazlarsa Meclis’te çoğunluğu kazanarak Cumhurbaşkanını Külliye’ye mahkûm etmek, çalıştırmamak, bunaltmak ve istifaya zorlamak olacaktır. Döviz nasıl çıldırırmış, piyasalar nasıl çökermiş o zaman görülür. Biz, Sn. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimini ilk turda alacağına kesin gözüyle bakmaktayız. Cumhur İttifakı’nın TBMM’de çoğunluğu alacağını da görmekteyiz. Buna rağmen yukarıdaki ikazı yapmayı millî bir vazife telakki ediyoruz. Kusursuzluk insan için değildir. Devleti yönetenlerin, iş görenlerin eksik, yanlış ve kusurlarının olmaması beklenemez. Aslolan işbaşındakilerin kusur işlememeleri değil, kusurları ikaz edildiğinde bunu kabullenip gereğini yapmalarıdır: Cumhurbaşkanı Erdoğan,  bir süre önce bir konuşmasında meramını aşarak “İslâm güncellenir” demiş ve ortalık buz kesmişti. O söz sebebiyle bugün hâlâ kendisine tavır koyan şahıs ve çevreler varsa bu defa onların hata ettiklerini kendilerine hatırlatmak isteriz. O sözü söylemenin neden câiz olmadığına dair biz bu sütunda on gün boyunca arka arkaya makaleler kaleme alarak yapılması gerekeni dile getirdik. Mü’min insaf ehlidir. Sözün sahibi önce Buhara’da Şah-ı Nakşibend Seyyid Muhammed Behaeddin-i Buhari Hazretlerini ardından da Ankara Bağlum’da aynı silsile âlimlerinden Seyyid Abdülhakim-i Arvasi Hazretlerini ziyaret etti. Bu ziyaretler fiilî tövbe ve pişmanlıktır. Bunları gördüğü hâlde Tayyip Bey’e, farklı bakanlar varsa su-i zân etmiş olurlar, o da haramdır.   Bunun dışında bir de listelere dair hoşnutsuzluklar olabilir. Mümkündür, yanlışlıklar vardır, sızmalar çıkabilir. Ancak vatandaş, zaten oyunu lider bildiği ve “Reis” dediği insana vermektedir. O’nun samimiyetine inanıyor. Bu sebeple 15 Temmuz gecesinde ölümüne meydanlara döküldü. Her nerede  hata varsa hata düzeltilir. Düzeltilmeyecek noktadaysa ona göre icabına bakılır. Sıfır hatayla hazırlanmış listeler olsun istenirdi ama takdir etmeli ki bir aileyi bile idare etmek zorken 10 milyon üyesi olan bir partiyi idare etmek kolay değildir.  Üstelik partinin yanı sıra devlet de yönetiliyor. Bir başka mevzu da listeye giremeyenlere dairdir. “Kadere îmân eden, kederden emîn olu!” Listeye herkes değil, kısmeti olan girer. Böyle bakınca küskünlüğe ve kendini imtiyazlı görmeye yer kalmaz. Tekrar vekil yapılmayanlarınsa hiçbir şey deme hakları yoktur. Bir kere bile vekil olmak, bir kere bile bakan olmak 81 milyonda kaç kişiye nasip olmaktadır?  Unutulmasın ki siyaset, vekillik ve bakanlık meslek değil, hizmettir. Eğer;  bu milletle onun ulvi değerlerine hizmet için yola çıktıysan nâçiz bir nefer ol ve geceni gündüzüne katarak çalış. Gün sû i zân etme, eksik ve kusur arama, ihaleye takılma, “niye ben değil de o?” deme günü değildir. Fatih Sultan Mehmed Hân’ın topçuları, surlarını döverken Bizans’ın çokbilmişleri Ayasofya’da meleklerin cinsiyeti olup olmadığını tartışıyorlardı… 24 Haziran kaybedilirse millet, millî bekamız, dev projeler kaybeder, İslâmiyet, yeniden “dinler arası diyalog” taarruz ve tahriflerine maruz kalır, terör örgütleriyle masonlar, haçlılar ve siyonlar bayram eder. Gün, küçük hesap ve menfaatleri bir kenara bırakıp dâvâ ahlâkıyla donanacak gündür.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.