MAZLUM FİLİSTİN!..

A -
A +
Önceki akşam ekranlar, bir kere daha İsrail polisinin sivil insanlara haydutça saldırılarıyla kirleniyordu. Saldırganlığa sadece erkekler değil, kadın ve kızlar da maruz kalmıştı. Vahşet, bundan da ibaret değildi. Kudüs İslami Vakıflar İdaresi Sözcüsü Firas Dibs’in yaptığı açıklamaya göre İsrail polisi, Mescid-i Aksa bölgesindeki Kubbetü’s Sahra Camii’ne baskın düzenleyerek içeridekileri darbetmiştir. Cami görevlileri ve oradakiler hırpalanıp-yaralandığı gibi ayrıca Kudüs Şeriat Mahkemesi Reisi ve Kudüs İslami Vakıflar Reisi Şeyh Vasıf el Bekri ile Mescid-i Aksa Vakfı Müdürü Şeyh Ömer el Kisvani de darbedilmişlerdi. Bunlar olurken İsrail helikopterleri Mescid-i Aksa’nın üstünde uçmuş, ilk kıblemizin kapıları kapatılmış ve estirilen zorbalıkla olmayan huzur ve güvenlik bir kere daha bozulmuştu. Saldırı ve hakarete uğratan, yalnızca kadın, erkek, hâkim ve din adamları değildir. Saygısız, sorumsuz ve korkak polisin postallarıyla içeri girmesiyle bizatihi adı geçen mabetler de hakarete maruz kalmıştır. Hâliyle akla gelen soru şudur? İsrail emniyet kuvvetleri, bu vicdansızlığı niçin yaptılar? Gösterdikleri sebep şudur: O bölgedeki İsrail polis karakolundan birden dumanlar yükseldiği görülmüştür. Polisin iddiasına göre Filistinli gençler, karakola havai fişek atmışlar, duman bunun eseridir. İddia, ne kadar gerçektir belli değil. Kabul edelim ki böyle bir vak’a olmuştur. Arzu ettiği her yeri takip edip gözleyen İsrail istihbaratı bunu yapanları bulmaktan aciz miydi ki cami basıp din adamlarını, cemaati, yargı mensuplarını hırpalayıp yaraladı? Bu oyunu polisin kendisinin tertiplemediği ne malum? Çünkü; olur olmaz sebeplerle hem Gazze’de ve hem de Batı Şeria’da bahaneler çıkartarak devlet terörü estirip Filistinlileri göçe zorlamaktadırlar. Olaylar, polisin üç Filistinli genci alıp gitmesi, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın çaresiz bir şekilde sağa-sola telefon etmesiyle durmuş gibi görünse de muhtemelen yarınki cuma günü Filistin ve dünyanın başka merkezlerinde İsrail zulmü lanetlenecektir. Bunun yapılması da bir insanlık borcudur. Zira orada insanlık suçu işlenmekte ve ABD’nin arka çıkmasıyla da bu suç sürüp gitmektedir. Bu vahim haksızlık yapılıp hukuk çiğnenirken sadece Beyaz Saray’dan değil Türkiye muhalefetinden de çıt çıkmıyordu. İsrail polisleri, göstermelik bir sebeple masum insanlara, kadınlara, din adamlarına, mabetlere gaddarca saldırırken CHP Genel Başkanı, hiç oralı olmayıp bilakis kaçıncı yüz keredir iktidarı “Suriyeli”lere yardım etmekle itham edip güya iş yapıyordu. “Suriyeli” diyerek o Esad’ın mağdur ettiklerine yüklenmek suretiyle yoldaşına dolaylı destek verip Filistinli mazlumları görmemek, susarak İsrail’i ibra etmek, ayıpların en büyüğüdür. Ayrılmaz parçamız Cezayir’de, Doğu Türkistan’da, Filistin’de, Yemen’de sarsıcı olaylar yaşanırken Türkiye, süratli bir iç siyaset girdabına kapıldı. Hâlbuki; dışımızda kocaman bir dünya var. Görmemiz gerekenler var. Dert etmemiz lazım gelenler var.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.