SÜTE MÜREKKEP DAMLADI!

A -
A +
YSK, AK Parti’nin İstanbul’dan dolayı olağanüstü itiraz yoluna müracaatını Büyükçekmece için mes’ele-i müstehire/ bekletici mesele saymıştı. Diğer taraftan, İBB ve Büyükçekmece’den başka bir başka ihtilaflı yer de Maltepe kazasıydı.
AK Parti, artık, fevkalade müracaatını yaptı, Maltepe’de de sayımlar bittiğine göre söz, şimdi seçimin “patron”u değil de yetki sahibi yani sahib-i salahiyet olan YSK’da.
II. Meşrutiyet dönemi dâhil, Türkiye, demokrasi tarihinde böyle bir seçim görülmemiştir. Daha evvel, açık oy-gizli tasnif, mükerrer oy ve sandık çalınması gibi yüz kızartan ayıplar yaşanmıştı. Ancak onların hiçbiri hile ve dolandırıcılıkta bu seçimde yaşananlara yetişemez. O ahlaksızlıkların neler olduğunu en azından bir kısmı itibarıyla kamuoyu öğrenmiş bulunuyor.
Tamamını burada sayıp-dökmeye imkân da lüzum da yok. Zira AK Parti 3 bavul dolusu delil, evrak ve risale hacminde bir itiraz dilekçesiyle müracaatını yaptı.
Neler yok ki seçimleri “murdar” eden bu “organize dolandırıcılık”ta? Birkaçını tekrarlayalım:
-5 bin 388 sayım-döküm cetveli mühürsüz çıkmış.
-2 bin 308 mahcur/ kısıtlı kişi, oy vermiş.
-Ölülere bile hayalen oy kullandırılmış.
-Daha evvel “geçersiz” sayılmışken AK Parti lehine yeniden muteber addedilen oylar 5 bin 594 olmuş.
-Yaşanmayan adresler, garajlar, çocuk yuvaları seçmen adresi gösterilmiş.
-İstanbul’daki toplam 32 bin 280 sandıkta kanun gereği 62.500 kamu görevlisi vazife yapması gerekirken 9 bin 623 kişi bu şarta uymuyormuş. Yani bunlar, kamu görevlisi, devlet memuru değilmiş. Üstelik bunların bazısı da akraba olanlardan seçilmiş.
Vesikalara dayandırılan iddialar, uzayıp gitmekte. Zaten CHP’nin “adayımız, 29 bin oyla önde” demişken vaki itirazla yeniden sayım üzerine bu farkın 12 bine düşmesi her şeyi gösteriyor. Kaldı ki daha buna Büyükçekmece ve Maltepe yeniden sayımlarından doğan farklar eklenmemiştir.
Şimdi söz ve yetki sahibi “YSK” adlı yüksek mahkeme, şu kararlardan birini verecektir:
-İstanbul’da seçimin yenilemesi talebinin reddiyle sayıma göre önde olan adayın İBB Başkanı olduğuna karar vermek,
-Mahkemeye ibraz edilen bilgi, belge ve her türlü vesikayı dikkate alarak İstanbul’da Başkanlık seçiminin yenilenmesine karar vermek!
Doğru olan bu ikincisidir. Zira 31 Mart Seçiminde süte mürekkep damlamış ve süt içilemez hâle gelmiştir. Mürekkeple kirlenen hiçbir süt, hiç kimse tarafından içilmez. Bu vahim şartlarda şu kadar bin oy fark var diye bu seçimde kimse İBB Başkanı kabul ve ilan edilemez. Böyle bir sonuç şeklen geçerli olsa bile fiilen bitmeyen tartışmalara kapı aralar.
Seçimin yeniden yapılması zaruret olmuştur. Zira belli ki ortada çok profesyonel bir dolandırıcılık şebekesi var. Bu şebeke, bu örgüt, daha evvel üniversite seçme imtihanları, yargı, polis ve her türlü devlet imtihanında kendine yontan kimlerse odur. CHP seçimin tekrarlanmasını isteyerek bu şaibeden üstüne çamur sıçramasını engellemelidir. Madem ki Ekrem İmamoğlu, bileğimin gücüyle rekabet edecek milyonda oy aldı sürecin yenilenmesinden korkulmamalı.
Diğer taraftan; mahkeme süreci devam ederken mazbata alan Sn. İmamoğlu da büyük bir samimiyet imtihanında olacaktır. CHP eskiden benzer durumlarda seçim kazanıp da daha güvenoyu almadan bir aylık gibi kısa süreli hükûmet etmelerinde bile devlet kadrolarını allak-bullak ediyordu.
Aynısı İBB’de de yaşanmamalı.
Yaşanır mı?
Mümkün...
Ekrem İmamoğlu’na rağmen yaşanır. Kemal Kılıçdaroğlu’na rağmen bile yaşanır.
CHP çok başlı bir partidir.
YSK veya YSM/Yüksek Seçim Mahkemesi de asrın imtihanında. Oradaki hâkimler için bu davaya bakarken gün asra bedeldir. Ne yaparsınız? Adalet, kolay tecelli etmiyor.
Adalet, vicdanın damıtılmış şeklidir.
Kimse, kimsenin hakkını yemesin.
Arzu edilen budur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.