İHTAR

A -
A +
31 Mart seçim sonuçları, Adalet ve Kalkınma Partisi için seçmenin çektiği, ölçülü, dengeli ve özenli bir ihtarı olarak görülmelidir: Seçmen, ilk ihtarı 7 Haziran 2015’teki genel seçimlerde çekmişti. O seçimde AK Parti, sandıktan 40,87 oyla birinci parti olarak çıkmış fakat aldığı oy, tek başına iktidar olmaya yetmemişti. Seçimin neticesi ancak koalisyona imkân veriyordu. O günlerde koalisyon hükûmeti kurulmasına en tavizsiz şekilde karşı koyan üç kişi vardı: Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve bendeniz. Sn. Erdoğan, yakından-uzağa koalisyon telkinleri yapanların söylediklerini dinlemedi. Sn. Bahçeli, kurulacak koalisyonda kendisinin Başbakan olması teklifini bile elinin tersiyle itti. Bendeniz de bu sütunda görüşlerimi yazmaktan başka her hafta çıktığım birkaç ekranda üstüme gelen taarruzlara rağmen geri adım atmadan koalisyon fikrine muhalefet ettim. Kendimizden söz etmemizi lütfen mazur görünüz. Tarihe kayıt düşme adına dile getirmeliydik. Böyle bir ortamda seçimin yenilenmesine karar verildi. 1 Kasım 2015’te sandığa gidildi. AK Parti, aldığı yüzde 49,49 reyle yeniden tek başına iktidar oldu. Koalisyon olmaz, kurulamaz! diyenlerin haklılığı, 15 Temmuz 2016’daki FETÖ darbe teşebbüsünden sonra anlaşılacaktı. Zira koalisyon kurulsa darbeye gerek kalmayacak ve Türkiye, sömürgecilere vekaleten FETÖ terör örgütü tarafından teslim alınacaktı. Koalisyon kurulmayıp seçim yenilenince ümitleri tükenen şer merkezleri, darbe mekanizmasını işlettiler. Cumhur İttifakı’nın ve bilhassa AK Parti’nin şu yaşananlardan ders çıkarması, ibret alması şart ötesi şarttır. 23 Haziran’daki İBB. seçimi şansa, tesadüfe bırakılamaz. Bakınız Tek Parti Zihniyeti’ne icraat için 18 gün yetti. İBB’nin gizli bilgisayar kayıtları meçhul kimseler tarafından kopyalandı, on yıllardır yapılan Sultanahmet Kitap Fuarı iptal edildi, Maltepe’de yabancı müzik topluluğunun konseri teravih namazıyla çakıştırıldı....vs, vs. Bunları, Eyüp Sultan Camii’nde Yasini-i şerif okuması, dine mesafeli gazetelerin manşete çektiği bir belediye başkanı yapıyordu. Biz, daha evvel ikaz etmiş ve güvenoyu almamış CHP hükûmetlerinin güven oylamasına kadarki bir ay gibi kısa sürelerde devlet kadrolarını nasıl hallaç pamuğu benzeri attıklarını hatırlatarak seçime dikkat edilmesi gerektiğini yazmıştık. Hükûmet olunca da ideolojileri için yapacaklarını yapmışlardı. Ecevit Başbakanlığındaki ayıplı birkaç tasarruf, unutulmaz cinstendir. Bilenler için Bülent Ecevit, sadece “çıkartın bu hanımı buradan!” diye seçilmiş bir vekili TBMM’den kovan 28 Şubat Başbakanı değildir. Daha esaslı icraatı, CHP’li Başbakan olarak yapmış, 45 gün içinde öğretmen yetiştirip o -güya -öğretmenleri, esasta ise Marksist militanları, Millî Eğitim teşkilatına yerleştirmişti. Tek Parti Zihniyeti’nin 1950 öncesini konuşmuyoruz. 70’li, 80’li yılların kirli politik işlerinden biri de iki ayrı adalet bakanının işbaşında olduğu dönemde adli teşkilatta mezhepçi yapılanmaya gidilmesidir. Jipli, villalı, plazalı, bol keseli, kirli sakallı birtakım AK Partililer bunları bilmezler. Bilmedikleri için de satmaya eş bir ihmalkârlıkla 31 Mart’ta sandıklar sahipsiz kaldı. Allah, AK Parti’yi de, istikbalimizi de üçüncü bir ihtardan korusun. Üçüncü ihtar, 23 Haziran’da da olabilir, Haziran 2023’te de olabilir. Olmaması AK Parti kadrolarının sen- benden, nefsanilikten, hizipçilikten, kurtulup kucaklaşarak, helalleşerek asıllarına dönmeleri ve samimiyetle çok çalışmalarıyla mümkündür. Üçüncü ihtar naif değil, taş gibi sert olur. Eğer, seçmen, Ekrem İmamoğlu’nun mağdur olduğuna inanırsa 23 Haziran’da netice Cumhur İttifakı aleyhine dönebilir. O zaman 2023 için de ipin ucu kaçar. Bir kere daha söylemiş olalım; Sn. İmamoğlu, İstanbul’da 23 Haziran’da hele daha da yüksek farkla seçilirse iktidar Ankara’da oturamaz. Bu ciddi ihtimale binaen millete, yeni nesillere anlayacakları dille hem Tek Parti Zihniyeti ve hem de 31 Mart’ta mağduriyet olmadığı veya yoksuzluk, şaibe olduğu en inandırıcı, en içten, en ikna edici dille anlatılmalıdır. Kısa koşulu bu zorlu seçimde AK Parti’nin ev ödevleri şunlardır: -Küskünler, sandığa gitmeli. -Kürt seçmen kazanılmalı. -Milliyetçi, seçmen incitilmemeli. -AK Partili seçmen, memleketine gönderilmemeli. -Sandıklar, başıboş bırakılmamalı. -Sn. Binali Yıldırım’a sahip çıkılmalı. -Vatandaş , daralmadan-bunalmadan eli rahatlamış olarak bayrama girebilmeli. -Dava ahlakına dönülmeli. -Mürai, her devrin adamı, dalkavuk şahsiyetsiz tiplere değil doğru söyleyenlere kulak verilmeli. Yoksa iki asrın emaneti, işte böyle 20 günde yahut 200 günde veya iki senede harcanabiliyor. Herkes, tatlı uykulardan uyanmalıdır. Bunları elbette derdi davası olanlar için söylüyoruz. Dertsizlere gamsızlara göre her devirde hava hoş.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.