GERÇEĞİ GÖRMEK

A -
A +
Japonya’da yapılan G20 Zirvesi’nde Trump’ın yakın zamanların Türk-Amerikan münasebetlerindeki arızaları önceki Başkan Obama’nın üstüne yıkıp Ankara’ya hak vermesi, Türkiye’ye adaletsizlik yapıldığını söylemesi, ülkemize bir müeyyide olmayacağını ima etmesinin arka yüzünde 10 sebep varsa onlardan biri de Türkiye’yi kaybetme kaygısıdır… Washington’un yanlış politikaları, füze satın alma konusunda Ankara’yı Moskova’ya yönelmeye zorlamıştır. Turgut Özal zamanında başlayan Türkiye-Rusya ilişkilerindeki iyileşmeler, bugün zirve noktasına yakındır. Şimdi Ruslardan sadece füze satın almıyoruz. İki devlet arasında ticaret, inşaat, turizm gibi alanlarda da büyük gelişmeler yaşanmaktadır. Washington, bu manzarayı bir kayıp olarak görüyor olabilir. Türkiye-Rusya yakınlaşmasını kayıp olarak gören Amerikan hükûmeti, şüphesiz ki Türkiye-Çin yakınlaşmasını da kayıp olarak görüyordur. Ankara, her ne kadar “biz herkesle eşit ilişkiler güderiz; bir devletle el sıkışmak, diğer devletleri reddettiğimiz anlamına gelmez!” mealinde konuşsa da hakikat yukarıda belirttiğimiz gibidir. Bundan dolayıdır ki Donald Trump en azından rüşveti kelâm kabilinden, Türkiye tarafının gönlünü hoş edecek şekilde konuşmuştur. Washington’ın Türkleri anlamakta zorlanmasının iki sebebi olsa gerek. Birincisi manda veya vesayet sistemiyle stratejik ortaklığı karıştırması ve ikincisi de Soğuk Savaş Dönemi’nin bittiğini unutmasıdır. Hâlbuki I. Dünya Harbi sonrasında devrin bazı münevverleri, kurtuluşu “Amerikan mandası”nda bulmuş fakat bu buluş rağbet görmediği için bir şey ifade etmemiştir. Soğuk Savaşa gelince; 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla Demirperde çökmüş, SSCB dağılmış, o süreç bitmiştir. Bu sebeple bugün Türkiye ve her devlet, her devletle ve her sahada alışveriş yapabilir. Dış politikada ebedi dostluk ve ebedi düşmanlık olmadığı gerçeği burada da karşımıza çıkmaktadır. Osmanlı Türkiye’sinde garp âlemi topyekûn Haçlı Dünyasıydı ve onlar çarpıştığımız hasımlarımızdı. Ne var ki diğer yanda komşularımız Rusya ve İran ile de hasımdık ve onlarla da dövüşüyorduk. Geçmiş birçok nesil için Rusya’yla ve İran’la iyi olmamız asla düşünülemezdi. AB’ye girmemizi de hayal edemezlerdi. Bugün Hindistan’la bir şekilde Keşmir ihtilafımız vardır. Şarki Türkistan meselemiz Çin’le aramızda büyük bir dâvâdır. O kadar ki Ankara daha “Türkistan” dediği ân Pekin rahatsız olup PKK’ya yardıma seğirtmektedir. Ancak 30 milyonluk Uygur Türklerinin de Türkiye’den başka sırtını dayayacağı bir yer yoktur. Oraya kadar gitmişken Türk hey’etinin Urumçi’nin dertlerini Çinli muhataplarına nasıl anlattıkları veya bu bahse girilip girilmediği meçhulümüzdür. Çin tarafı bir jest göstererek Türkiye Cumhurbaşkanıyla Şarki Türkistan Türklerini Urumçi’de buluşturabilirdi. Böyle bir buluşma, Türkiye-Çin yakınlaşmasını pekiştireceği gibi Çin-Uygur münasebetlerini de rahatlatırdı. Bir devletle bir masa etrafına oturmak için arada hiçbir ihtilaf olmama şartı aranırsa oturum imkânsıza yakın zorlanır. Yalnızca Çin ve Hindistan’la değil Rusya ve İran’la da bugün aramızda sürüp giden ihtilaflar mevcuttur. Suriye rejimi ve PKK konusunda Ankara diğer iki başkentten farklı yerdedir. Keza Kırım, Rusya ile aramızdaki bir diğer yaradır. Belki Japonya ile hiçbir ihtilafımız olmadığı sanılacaktır. Gerçek ise öyle değil. Uzak olmak barışın teminatı olmuyor. Yeni Zelanda ve Avustralya da uzaktalar ama Çanakkale’ye işgale gelmişlerdi. Japon İmparatorluğuyla da Osmanlının son günlerinde çok büyük bir husumetimiz olmuştur. Sevr adlı cinayet projesinde bize saplanmak istenen hançeri tutan ellerden biri de Tokyo idi. Soğuk Savaş Dönemi’nde SSCB ve Çin’in Türkiye’ye ideoloji ihracı yüzünden neler yaşadığımız ve ne kayıplarımızın olduğu bugün de hafızalarda canlı olmalı. Bütün bunlara rağmen hayatın amir hükümleri gereği lazım gelen her devletle karşılıklı iş birliğini sürdürme ve geliştirme mevkiindeyiz… Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün demir yolu da döşendikten sonra Pekin’den kalkan bir tren, yeni İpek Yolu ile nice menziller aştıktan sonra Londra’ya varacaktır. Trump idaresi de her Amerikan makamı da bilmeli ki Ankara, AB ve ABD ile çalışacağı gibi Asya ve dünyanın başka devletleriyle de çalışacaktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.