YENİ DÜNYA

A -
A +
Berlin Duvarı’nın yıkılması, Demirperde’nin devrilmesi, Sovyetler Birliği’nin dağılması ile dünyanın yarım asra yakın yaşadığı iki kutupluluktan tek kutuplu hayat dönemine girmesi, ezber, üslup ve tavırları değiştirdi.
O kadar ki NATO bile BM bile sorgulanır oldu.
Komşuluklar, düşmanlıklar farklılaştı. Canciğer dostluklar ve amansız düşmanlıklar dönemi bitti. Komşu ülkeler, uzak kıtalar keşfedilircesine yeniden keşfedildi. Doların zorbalığına son verme konuşulur oldu. Millî paraların tedavülü zikredildi.
Cihan güdümünde tek başına kalan ABD yeni şartları iyi idare edemedi. Muvazene bozulmuştu. Yalnızlığın şaşkınlığı ve kifayetsiz adamların işbaşına gelme talihsizliğiyle üst üste büyük hatalar işledi.
Sovyetler çöktükten sonra vârisi olarak ortaya çıkan Rusya Federasyonu’nun da iç kopmalarla küçüleceği tahmin edilirken aksine ABD’nin üç Başkan döneminde arka arkaya yaptığı ağır hatalar yüzünden tekrar dünya ligine çıktı, Orta Doğu’daki yerini sağlamlaştırdı, asırlar sonra Akdeniz’e indi.
Amerika, George W. Bush zamanında keyfî ve hukuksuz Irak işgali sonrasında Irak’ı İran’a teslim etti. Ayrıca Irak’ta yaptıkları ve Ebu Gureyb Hapishanesi gibi yüz karası uygulamalarla müthiş kan kaybetti. Barack H. Obama iktidarındaysa daha ne olduğu anlaşılmayan BOP’tan vazgeçilip gündeme getirilen Arap Baharıyla kuzey Afrika’dan Basra Körfezi’ne kadar bütün bölge, bahar bir yana yangın yerine döndü. Libya kargaşaya sürüklendi, Mısır kukla bir yönetime bırakıldı Suriye mahvoldu. Suriye, Arap Baharı, yüzünden asrın felaketine uğramıştır. Bugün yalnızca kâğıt üzerinde bir Suriye devleti vardır. Akıbetinin ne olacağıysa meçhuldür.
Bahar denen bu zemheri yüzünden Rusya, Suriye’yi çok büyük ölçüde ele geçirdi. Bunu soğuk savaş günlerinde hayal bile edemezdi. Arta kalan yerlere İran yerleşti. Doğu Fırat’ta ise ABD kendi PKK’sını kurma garipliğinde.
Bunları Doğu Akdeniz ve Kıbrıs ihtilafları takip etti ve etmekte. Bölge, şimdi İskenderun Körfezi, Aden Körfezi ve Basra Körfezi arasında patlamaya hazır dinamit durumunda.
Bu şartlarda Rusya’dan S-400 aldık, ABD F-35’leri vermiyor, üstelik de ambargo tehditleri savuruyor. Bunlar olurken Donald Trump, Osaka’daki G20 Zirvesinden bu yana Türkiye’ye karşı gösterdiği hakkaniyetli duruşu biraz da kendinden beklenmez şekilde devam ettirmekte. Bu yüzden Suriye Özel Temsilcisi James F. Jeffrey’i Ankara’ya yolladı. O, burada müzakereler yaparken Rusya, İran ve Esad güçleri Çatışmasızlık Bölgesi İdlib’de sivil hedefleri bombardımana koyuldular. 24 saat içinde 102 hava harekâtı yapıldı. 362 bin İdlibli yer değiştirmiş vaziyette. Bir milyon İdliblinin ateşten kaçarak Türkiye’ye sığınması konuşulmakta.
ABD heyeti Ankara’da iken ayrıca Moskova, S-400’ün bazı aksamının Türkiye ile müştereken imal edilebileceğini açıklıyordu. Dışişleri Bakanımız Mevlût Çavuşoğlu da o saatlerde “ABD F-35’leri vermezse biz de kendi millî muharip uçağımızı yapıncaya kadar bu ihtiyacımızı bir başka devletten temin ederiz” diye açıklama yapıyor, aynı akşam Ceylanpınar’a mermi düşüp vatandaşlarımız yaralanıyor ve savaş ve araştırma gemilerimiz Akdeniz’de dolaşıyor ve o gün bu sütunda “Kıbrıs Harekâtı Yarım Kaldı!” diye uzun bir tahlil yazımız neşroluyordu…
Bugünkü dünya, Demirperde’nin ikiye böldüğü eski dünya değildir. Muhtemelen yarınki dünya da AB’siz ve NATO’suz bir dünya olacaktır. Hatta belki mevcut BM’nin dağılmış ve yerine yenisinin kurulmuş olduğu bir dünya bugünleri bekliyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.