İDEOLOJİ

A -
A +
TDV/Türkiye Diyanet Vakfı, uzun bir zaman ve çok emek sarf ederek “TDK İslâm Ansiklopedisi” isminde bir kamus hazırladı. Bugün hemen her camideki kütüphanede var olan ama kapağının kaldırıldığından emin olmadığımız bu eser, aslında geç kalmış bir çalışmaydı.
Bilindiği gibi 1789 Fransız İhtilali’nin arkasında ansiklopedik bir birikim ve o birikimin etki gücü bulunuyordu. Bizde ansiklopediler, 19. Asrın ikinci yarısından sonra hayatımıza dâhil olmaya başladılar. 1940-90 arası ise basbayağı gözdeydi. Gazeteler, kuponla ansiklopedi dağıtıp okuyucu; yayınevleri taksitle satıp para kazanıyorlardı.
Bu hafıza külliyatlarının kütüphanelerde yer alması, münevver, aydın, okur-yazar olmanın karinesi kabul edilmekteydi. Dijitalin hayata girmesi, internetin yaygınlaşması birçok şey gibi ansiklopediyi de gözden düşürdü. Vaktiyle dişten-tırnaktan arttırarak alınan ansiklopedilerin bugün çöplerde görülmesi hayatın garip tecellisidir.
Aslında, ansiklopedi ve lügat, ilme, fikre rehberlik eden iki kardeş varlıktır. Tercih, kâğıt baskı olsa bile internet üzerinden bu kaynaklara ulaşmak da maksada hizmet etmektedir.
Şüphesiz ki dünya ilmî hakem çevrelerinin ilmî seviyesini kabul ettiği, lügat ve ansiklopedilere sahip olmak, bir millet için yüksek değer zenginliğidir. Bu zaviyeden baktığımızda harf inkılabının bu alanda da büyük telefata sebep olduğu görülmektedir. Okullarda Türkçeye sözlük ve ansiklopediyi yabancı müelliflerin kazandırdığı öğretilir. Yazılı hakikat ise bunun aksidir. Asırlar ötesine dayanan lügatlerimiz ve 19. Asrın ikinci yarısında Şemseddin Sami Bey tarafından kaleme alınmış olup bugün de Kültür Bakanlığı yayınlarında tıpkıbasımı satılan Kamus’ül Âlâm vardır. Bu müellif, ayrıca Kamûs-ı Türkî isminde sonraki her lügat/sözlük çalışmasına esas teşkil etmiş bir lügat de hazırlamıştır.
Ansiklopediler, roman gibi bir kişi tarafından yazılmaz. “Madde” denilen makaleler, o mevzuun ehli olan kimselere yazdırılır. Bunların akademik kariyerde yeri vardır.
Hem dışarıda itibar gören ve hem de içeride her görüşten vatandaşın itibar ettiği ansiklopedi veya ansiklopedilerimizin olmasını çok arzu ederdik. Ansiklopedi, bir kişi tarafından yazılmadığı gibi baştan sona da okunmaz. İhtiyaç olunca bakılır. Bu sebeple zaman zaman müracaat ettiğiniz için TDV Ansiklopedisi’nin hakkında henüz bir kanaatimiz hasıl olmamıştı. Lakin kıymet tercihimiz içindeydi. İlmî disiplin olduğunu düşünüyorduk.
Ne var ki geçenlerde bir meseleye dair araştırma yaparken adı geçen ansiklopedinin bir maddesinde “Sünni ideoloji” diye bir ibareye rastladık. Maddenin kim tarafından kaleme alındığı belli değil. Ama böyle bir ibare ilmen sorumsuzluktu. Bu ibareyi görünce fevkalade şaşırdık. Gaflete mi düşülmüştü, kasten mi yazılmıştı? Nerede, kime, hangi Müslümanlara hitap ediliyordu?
“Sünni ideoloji” diye bir cümle veya fikir olamaz. Caiz de değildir. Öyle bir laf eden düpedüz seviyesini düşürmüş olur! Niçin? Çünkü ansiklopediler ve lügatler ortada. Cemil Meriç, “kamûs, namustur!” der. Namuslu kamûs ve lügatler, Sünni maddesini de ideoloji kelimesini de gayet berrak bir şekilde izah etmekteler.
İde, Yunancadır. Fikir, görüş, telakki demek olan bu kelime, Türkçeye Fransızcadan geçmiştir.
Bu kelimenin beslediği “ideoloji” ise ilme, akla, münazara ve müzakereye dayanmadan insan zihninde oluşturulup, fert, topluluklar ve devlete kabul ettirilmek istenen dünya görüşüdür. 20. Asır izm’ler, ideolojiler panayırıdır. Komünizm, kapitalizm, faşizm, Marksizm, Maoizm, Kemalizm bu panayırda pazarlanmıştı. Merhum Cemil Meriç, “izm’ler, idrakimize giydirilmiş deli gömlekleridir” der. Bu şahane hüküm, izmin, ideolojinin ne olduğunu izaha kâfidir.
Sünni ise şöyle tarif edilmektedir:
-Peygamber Efendimiz ve O’nun arkadaşları olan Eshabı gibi inanan Ehl-i sünnet ve’l cemaat kimse.
Sünniler, amelde; yani yapılacak işlerde Hanefî, Şafiî, Malikî ve Hanbelî diye dört ve itikatta yani inançta da Maturidî ve Eş’arî diye iki mezhebe ayrılmışlardır. Bunların her biri diğerlerini Ehl-i sünnet kabul ederek sever ve takdir eder. Ehl-i Sünnet Müslüman, Sevgili Peygamberimiz -aleyhisselam- ile O’nun Eshabının ve sonra gelen dinde ictihad derecesine yükselmiş müctehid âlimlerin bildirdiklerine inanır.
Görüldüğü gibi Sünnilik ideolojiye değil Edille-i şer’iye denen Kitap, Sünnet, İcma-ı Ümmet ve Kıyas-ı fukahaya yani dört sarsılmaz kaynağa dayanmaktadır. En zirvede vahiy vardır. Vahiy, ilâhi kelâmdır. Mutlak hükümdür. İlâhî irade elbette ki beşerin fikrinden ileri ve ötedir.
Sünnilik, Ehli sünnet yolu, izm ve ideoloji değildir. Ama “Sünni ideoloji” ideolojidir.
Bir madde yüzünden 44 cilt ve 15 bin 226 maddelik bir külliyatı toptan gözden çıkarmıyoruz. Ama; o madde, o cümle, bu eseri lekelemiştir. Temenni ederiz ki leke tek olsun.
Lakin kaygılıyız.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.