AYM İÇİN TALİHSİZ BİR KARAR

A -
A +
Emniyet kuvvetlerimiz, Güneydoğuda canlarını ortaya koyarak bölücü teröre karşı mücadele verirken kendilerine “barış akademisyenleri” diyen birtakım üniversiteliler 2016 yılında “bu suça ortak olmayacağız” meydan okumasıyla bir bildiri yayınladılar. Bu kişiler, kaleme aldıkları yazıda “devleti katillik ve kıyım yapmakla”, “başta Kürtler olmak üzere bölge halklarına saldırmakla”, “savaş şartlarında bile kullanılmayan silahları kullanmakla”, “insanları açlığa-susuzluğa mahkûm etmekle” itham ediyorlardı. Baştan aşağı nefret dolu bir metindir. O mücadelede şehid düşen veya gazi olan yiğitlerle devlete karşı kin ve husumet dile geliyordu. Bunun üzerine Savcılık, imza sahipleri hakkında takibat yaptı. Mahkeme, onlardan bazılarını terör propagandası yapma ve teröre arka çıkma suçundan mahkûm ederek cezaya çarptırdı. Bunun üzerine sanıklar, kararın bozulması için AYM/Anayasa Mahkemesi’ne gittiler. AYM, bildiriyi yayınlayanların ifade hürriyetini kullandıkları bu sebeple ortada bir “hak ihlali olduğu” gerekçesiyle devleti, bu “mağdur” 9 kişiye 9’ar bin lira tazminata mahkûm ederek dosyayı tekrar mahkemesine yolladı. Hukuk mesleğinde 40 yılı doldurmuş olma salahiyetiyle söylüyoruz ki AYM yanlış karar vermiştir. İfade hürriyeti, aklı başında herkesin titizlikle koruyacağı bir haktır. Ancak mezkûr metinde ifade hürriyetine tecavüz edilerek suç işlenmiştir. AYM’nin kararı kamuoyunda gayrı âdil telakki edilmektedir. Şüphesiz ki şehidlerin kemikleri sızlamış, gazileri dilhûn olmuştur. Fırat’ın doğusuna harekât hazırlığı yapılırken böyle bir kararın verilmesi, şevk kırma ihtimaline binaen de karar ayrıca kabul edilemez mahiyettedir. Nitekim bu karar, vatandaşta büyük rahatsızlığa yol açmaktan başka aralarında çok sayıda hukukçunun da olduğu 1071 Akademisyen de hak ihlali kararını şiddetle tenkîd eden bir beyanname yayınlamış bulunuyorlar. Doğan tepkinin büyüklüğü üzerine AYM, beş gün sonra bir basın açıklaması yapma zorunda kaldı. Yapılan “ama, fakat, lâkin”li bir açıklamadır. “Muhtevaya katılmıyoruz... saldırgan üslubu görüyoruz... ama hak ihlali de vardır!..” diye uzayıp gidiyor. Bize göre AYM, bu açıklamayla aslında tevil yoluyla özür dilemektedir. Hadiseyi ilk işittiğimizde aklımıza şu geldi: AYM, durumdan vazife çıkarmış görünüyor. Hani dışımızdaki dünyada “Türkiye, diktatörlük; mahkemeler de talimatla karar veriyorlar!” diye suçlamalar yapılmaktadır. Muhtemeldir ki Anayasa Mahkemesi, sürüp giden bu tezyif ve tahkirleri bozmak için ve AİHM’ye eşit içtihatla karar vermek adına “kalemi” taşa vurmuştur. AYM’yi tevil ederek özre mecbur bırakan söz konusu karar, yanlış değildir. Kararın alınış biçimi de sakattır. AYM kuruluş ve çalışma kanununa göre 15 üyeyle toplanır. Bu karardaysa 16 kişi vardı. 16 hâkimin yarısı, “bildiri, ifade hürriyetidir, suç işlenmemiştir!” derken diğer yarısı, tam aksi mütalaada bulunmuştur. Reyler eşit olduğunda Başkanın reyi çift sayıldığı için münakaşa mevzuu karar 8’e karşı 9’la alınmıştır. Hâlbuki mahkeme, riayet etmekle mükellef olduğu kanun gereği 15 kişiyle toplanacaktı. 16 hâkimle toplanmanın sebebi şudur: Üyelerden biri, iki ay sonra emekli olacaktır. Cumhurbaşkanı, geçenlerde iki ay bitmeden boşalacak üyelik için yeni bir ismi tayin etti. Karar günü celseye hem emekli olacak üye ve hem de onun yerine işe başlayacak üyenin her ikisi birden iştirak etmişlerdir. Emekli olacak zat, idari izinli sayılabilirdi. Veya yeni gelen zata diğer üyenin süresinin dolmasını beklemesi söylenebilirdi. Böyle yapılmayıp gidecek ve yeni gelmiş her iki üye de karar toplantısına dâhil edilmiştir. Vaziyet bu olunca da kanun ihlal edilmiş olmaktadır. O zaman da işbu kararın “yok hükmünde” yani keenlemyekûn addedilmesi gerekir. AYM, en üst mercidir. Ancak üst merci olmakla hukukun üstünde olmak farklıdır. AYM de hukukla bağlıdır. Nitekim varlık sebebi ve çalışma usul ve esası kanunla tanzim edilmiştir. Ne yapılabilir, hatadan nasıl dönülebilinir? Bu durumda AYM, zaten mümkün olmamakla kendisine bir iptal yahut tashih talebi olmasını beklemeden bir içtihat geliştirme adına kendi kararını re’sen ele alarak yeniden karar çıkarabilir. Veya; istinaf mahkemesinin yolu kesilmeyecek şekilde hak ihlalinin gerekçesi yazılır ve bu mahkemenin bu kararı üzerinden yeni bir hüküm verilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.