ORHUN ÂBİDELERİ

A -
A +
“Orhun Âbideleri”ni Göktürk devlet adamları dikmişlerdir. Bu kitabelere eski Türkler “Bengü Taş” derlermiş. Bu taşlar, Orhun Irmağı’nın eski yatağındadır. Göktürklerin diktikleri kitabe anıtlar, bu yazıda mevzu edilmekte olan üç adetten ibaret değildir. Orhun Âbidelerinden ilki, dört Göktürk hakanına vezirlik yapmış olan Bilge Tonyukuk tarafından dikilmiştir. Diğer iki Orhun Âbidesi muhteva itibarıyla birinci kitabeden daha kıymetlidir. Bu ikisini Yulığ Tigin adında bir Göktürk şehzadesi, Kutluk Han’ın evlatları Kültigin ve Bilge Kağan adlarına yazdırıp diktirmiştir. Bilge Tonyukuk, kitabede devrin Türk tarihinden ve yaşadıklarından söz etmekte, tecrübeli bir yönetici olarak nasihat vermekte ve görüşlerini dile getirmektedir. Diğer iki kitabede ise idarenin bozulması, idarecilerin birbirine düşmesi, Çinlilerin sundukları türlü hilelere kapılmaları, bunun neticesinde ülkenin Çinliler tarafından işgal edilmesi gibi mevzularla düşmana karşı verilen istiklal mücadelesi anlatılmaktadır. Göktürk Devleti’nin ilk kurucusu Bumin Kağan’dır. Fakat bağımsızlık, 50 yıl sürmüştür. Çinliler ipek, menfaat ve kadın gibi tuzaklarla 50 yıl sonra bu Göktürkleri yıkıp esaretlerine aldılar. Esaret dönemi de 50 sene sürdü. Milleti bu zilletten kurtaran, İltiriş Kutluk Han ve sadık arkadaşlarıdır. Bu hakan, hem Çinlilere ve hem de içeride onlara dost olan Türk boylarına karşı mücadele vererek Göktürk Devleti’ni tekrar kurdu. Öldüğünde çocukları küçüktü. Bu sebeple yerine kardeşi Kapagan Kağan geçti. Ancak bu hükümdar, millî çizgiden uzaklaşarak Çin’e yaklaştı. Bunun üzerine ülkede kargaşa çıktı. Boylar ayaklandılar, Kapanak Kağan öldürüldü. Bu zaman zarfında İltiriş Kutluk Han’ın çocukları Bilge Kağan ve kardeşi Kültigin yetişmişlerdi. Bilge Kağan, kardeşinin desteğiyle tahta çıktı. İçeride bozgunculara, dışarıda Çinlilere karşı savaştı. Birçok zaferler kazandı. Devlette birlik ve dirliği tesis ettikten başka Çin’i de haraca bağladı. Bilge Tonyukuk Âbidesi, miladi 720’de, Kültigin Âbidesi vefatından bir yıl sonra 732’de, Bilge Kağan Âbidesi de onun vefatından bir yıl sonra 735’te dikilmiştir. Bu dikili taşların varlığından ilk söz eden, İlhanoğulları devrinin tarihçisi Cüveynï’nin Tarih-i Cihanküşa adlı eserdir. Batı’dan Orhun Âbideleriyle ilk karşılaşan ilim adamı, Alman Daniel Messerschmidt’tir. Sene 1721’dir. Gördüklerini “esrarengiz yazılar” diye tarif etmiştir. Onu Rus, Fin, Fransız ve Danimarkalı ilim adamları takip etmiştir. Bu “esrarengiz yazıları” ilk defa 1893-96’da çözüp okumaya başlayan Danimarkalı Türkolog Prof. Vilhelm Thomsen’dir. Kitabelerin en inanılır tercümesi ona aittir. Yaptığın tercümeyi 1922’de neşretmiştir. Bilge Tonyukuk, 722’de ilk Orhun Âbidesini diktiğinde Sevgili Peygamberimiz -aleyhisselam- bir asırdan biraz fazla bir müddet evvel İslamiyet’i insanlığa tebliğ etmişlerdi. Türklerle Müslümanların 751’de ittifak ederek Talas Harbi’nde Çinlileri yenmelerine çok az bir zaman vardır. Bu ilk dostlukla Türklerin İslam’a geçişlerinin başlamasına da az zaman kalmıştır. Ancak Müslümanlar, daha evvel 668’de ilk defa İstanbul’u fethetmeye teşebbüs etmişlerdir. 711’de de Endülüs’e gireceklerdir. Nihad Sami Banarlı’nın 1976’da çıkmış olan “Şiir ve Edebiyat Sohbetleri” adlı kitabının “Orhun Âbideleri” adlı makalesinden faydalanarak kaleme aldığımız bu yazıda Türklerin günümüz için çok da aydınlık olmayan bir tarih dönemiyle bugün anlamaya çalışılmaktadır. Tarih, bir araştırma odasıdır. Ne var ki belki bir parça Osmanlı tarihini biliyor, daha da az olarak Selçuklu tarihini dünya tarihini biliyor, Müslüman olmadan önceki Türklerin tarihini ise Çin ve yabancı kaynakların elverdiği ölçüde biliyoruz. Şüphesiz ki Orhun Kitabelerini bir Danimarkalı değil de bir Türk okumuş olsaydı daha memnuniyet verici olurdu. Öyle anlaşılıyor ki Yulığ Tigin, Bilge Kağan adına abide diktirirken onun bir hitabesinden istifade etmiştir. Hitabeden kitabeye dönüş metninden birkaç satır aşağıdadır. Metnin tamamı elbette bir hayat sancısının ifadesidir. Galiba o gün de bebekler 9 ay 10 günde doğuyor, güneş doğudan doğup, batıdan zeval buluyor, deniz suları tuzlu oluyor, bir kısım insanlar o gün de ihtiras, kıskançlık gibi huylara kapılırken bir kısım insanlar kahramanlıklar gösteriyorlardı. İşte Bilge Kağan’ın dedikleri: -Altın, gümüş, darı ve ipek bunca şeyleri ölçüsüz veren Çin milletinin, sözü tatlı, hediyesi geçicidir. Ey Türk milleti! Bu tatlı sözlere ve yumuşak hediyelere kanıp bir çoklarınız öldünüz. Ey Türk, Oğuz beyleri! İşitin! Yukarıda mavi gök çökmezse, aşağıda yağız toprak delinmezse senin ilini, senin töreni kim bozabilir?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.