BİR DEFA DAHA HİLALLE SALİP MÜCADELESİ

A -
A +
AB-Avrupa Birliği’ne hangi sebeple kabul edilmiyorsak, Barış Pınarı Harekâtı’nda da o sebeple köstekleniyor veya yalnız bırakılıyoruz... Hakîkat, aynen şudur: Barış Pınarı Harekâtı, Hilalle Salip, Hilalle Siyon Yıldızı arasında cereyan eden tarihî mücadelenin devamıdır. Bu mücadele Şanlı Peygamberin -aleyhisselam- her inanç, renk ve ırktaki insanlara İslâmiyeti tebliğ etmesiyle başladı. Türkler, Müslüman olunca da İslamiyeti muhafaza ve müdafaa vazifesi ilâhî irade tarafından -âdeta- onlara takdir buyuruldu. 1071 tarihiyle birlikte Anadolu şafağı ecdadımızın alnına şavkıdığı muhteşem ândan itibaren önce Selçuklu, sonra Osmanlı ikliminde Anadolu, salip yâni haç’a karşı, haçlı orduları önünde topyekûn bir kal’a oldu. Ehl-i salibin açıktan, Siyonistlerin sinsice yürüttükleri o düşmanlık hiç bitmedi ve asırlar içre sürüp geldi. Bu cihâd asırlarında şehîd ve gazi sayımız -ecdadın diliyle- kim bilir kaç “yüz bin kere yüz bin”dir. Barış Pınarı Harekâtı kumandan ve neferleri elbette biliyorlar ki onlar bugün Sultan Kılıç Arslan, Selahaddin-i Eyyûbi, Sultan Murad ve Yavuz gibi hükümdarların vatan, ezan, bayrak ve bütün mukaddeslerimizi müdafaa ettikleri topraklarda canhıraş bir mücadele içindedirler. Gaye elbette yine aynı. Barış Pınarı arslanlarının bugün ihanete darbe indirdikleri yerlerde Yavuz Sultan Selim, Merci Dabık’ta son Osmanlı Yiğitleri Kut’ta benzer ihanetlere darbe vuruyorlardı. Hilalle haçın, Hilalle siyon yıldızının cengi dün vardı, bugün var, yarın da var olacaktır. Bu dediğimiz, anlaşılır. O anlaşıldığı içi AB, ABD, NATO, Londra, Paris, Brüksel, Washington vs. de anlaşılır. Ancak bazı temiz niyetli insanlar, Arap Birliği’ne mensup devletleri anlamakta zorlanmaktalar. Hiç zorlanmasınlar. Etiket hiç şaşırtmasın. Onlar -hâşâ- ne İslâm’ın ve ne de Arap milletinin temsilcisidir. Birinci Dünya Harbi’nden sonra başta İngilizler olmak üzere galip haçlı devletler, İslam memleketlerinin başına kendi adamlarını oturttular. Bu krallar, gamsızlar, onların devamıdır. Orta Doğu ahalisi, büyük çoğunluğuyla bugün de Türkiye’nin yanındadır. Türklere muhabbet duyarlar. Ankara’yı kınayanlarsa haç ve siyon yıldızının emrindedir. Batılı başkentlere tâbidirler, onların emrinden çıkmazlar. Evet demek istediğimiz tam da odur: İslâm âlemi hâlâ işgal altındadır. Mehmetçik, o esaret zincirini parçalamakta. Bunu şuur, iz’an ve idrak sahibi Araplar görüyor. Pekâlâ; KKTC Cumhurbaşkanı için ne denir? Tek kelime denir: -Yazıklar olsun!!!... Hâle bakmalı ki sözlerini ancak dört gün sonra düzeltme ihtiyacı duyuyor. Düzeltirken yaptığı ise bir suçlamadır. Güya dedikleri çarpıtılmış. Herkes kör, âlem de sersem değil! Yaptığı torunları adına büyük talihsizliktir. Yapması gereken sözlerine kılık değiştirmek değil, istifadır. Bundan böyle KKTC’ye yapacağı hiçbir hizmet kalmamıştır. Barış Pınarı Harekâtı üzerine oluşan manzaraya bakan bazıları “dostumuz kalmadı!” diyor ve hayıflanıyorlar. Dostumuz ne zaman vardı ki? Ecdadımız, Allah’ın dostluğuna güvendi, insanların, ülkelerin değil. O katıksız güven, onları zirveye taşıdı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.