ABD Başkanı Donald Trump, Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Tayyip Erdoğan’ı 7 Ekim 2019’da Washington’a dâvet etmişti. Ziyaret için kararlaştırılan tarih 13 Kasım’dı.
Bu dâvet ve kabul olduğunda Sn. Trump, Sn. Erdoğan’a o seviyesiz mektubu yollamamıştı. Barış Pınarı Harekâtı yapılmamıştı. YPG’li teröristlerin hudutlarımızdan çekilmesine dair Türk ve ABD’li hey’etler arasında mutabakat imzalanmamıştı. Temsilciler Meclisi, Türkiye’nin 1915’te Ermenilere soykırım yaptığına dair bir karar vermemişti 30 Ekim günkü bu kararın hemen ardından bir de Türkiye Cumhurbaşkanıyla bir dizi devlet adamı ve bazı bankalar hakkında bir başka şantaj kararı daha alınmamıştı.
Bir insan düşünmeli ki bir başka insanı önce memleketine dâvet ediyor, dâvet edilen dâvete icabet edince de dâveti yapan, bu defa da her türlü nezâket kaidesini bir kenara bırakarak laubali bir ağızla ona bir mektup yazarak, bir skandala imza atıyor.
Bütün bu olanlardan sonra Sn. Erdoğan’ın 13 Kasım’da Washington’a gidip gitmeyeceği merak mevzuu oldu. Türkiye muhalefeti, bir taraftan Trump’ı hak ettiği bir dille kınarken bir taraftan da mektuba karşı sessiz kalınmasını eleştiriyordu. Bunun üzerine ilgili sözcüler, günü geldiğinde bu kâğıt parçasına cevap verileceğini söylediler. Birkaç gün sonraysa Cumhurbaşkanı Erdoğan, mektubu Trump’ın masasına bırakacağını dile getirdi. Bu cümle sanki ziyaretin olacağına dairdi. Ama umumi hissiyat, ziyaretin yapılmamasına ağırlık vermekte.
Şimdi 13 Kasım yaklaşırken ziyaretin vuku bulup bulmayacağı daha bir konuşulmaya başlandı. Bizler, buna dair yazılar yazıp TV’lerde mütalaalarımızı serdederken Cumhurbaşkanı, partisinin dünkü grup konuşmasında Trump’la telefon görüşmesinden sonra karar vereceğini açıkladı. Bu yüzden seyahate dair merakın yanına bir de Cumhurbaşkanının telefon görüşmesinde ne söyleyeceği merakı da eklenmiştir?
Sn. Erdoğan, telefonda herhâlde birtakım şartlar ileri sürecektir. O şartlar nelerdir veya neler olmalıdır?
1- Başkan Trump, mektup için özür dilemelidir.
2-Temsilciler Meclisi, her iki kararını da iptal etmelidir.
3- Fetullah Gülen ve ekibinin Türkiye’ye iade edileceğine dair gün ve saatiyle teminat verilmelidir.
Bu 3 maddenin tamamı veya 3’ten ikisi yapılmadıktan sonra ziyaret olmamalıdır.
Bunlar olmadan gidildiği takdirde muhalefet çok güçlü bir şekilde konuşacaktır. Cumhur İttifakı’nın diğer ortağı MHP Genel Başkanı Sn. Devlet Bahçeli de gidilmemesinden yanadır. Üstelik dâvetin sahibi Trump olduğu hâlde aynı Trump son konuşmasında Erdoğan, Beyaz Saray’ı ziyaret için sabırsızlanıyor vâri çarpıtma bir söz de etmiştir. Görünen köy, kılavuz istemez. Belli ki tatsız-tuzsuz bir konuşma olacaktır.
Tekrarlamak isteriz; Sn. Erdoğan, bu 3 şartı koşmalı ve aynen yahut ikisi kabul edilmezse ziyaret kararından rücû etmelidir…