AZERBAYCAN ZAFERİ

A -
A +
Türkiye destekli Azerbaycan Zaferi’ni, ileride tarihlerin çokça yazması beklenir. Sovyetler Birliği dağılıp da Güney Kafkasya’dan güya çekilirken 1991’de Ermeni milisleri silahlandırıp ordu görüntüsüne sokarak Azerbaycan üstüne saldı... 70 küsur yıldır Komünist Rusya’nın esaretindeki Azerbaycan, ordusuzdu. Ermenilerse Rus ordusu tarafından güçlü bir şekilde destekleniyordu. O sırada Türkiye, faili meçhul cinayetler ve kifayetsiz koalisyon hükûmetleri dönemindeydi. Himaye gören Ermeniler, başta Dağlık Karabağ olmak üzere Azerbaycan topraklarının beşte birini işgal etti. 1992’de ise Hocalı’da katliam, daha doğrusu vahşi bir soykırım yaptı. Bir milyon Azerî Türkü, mahallî söyleyişle "kaçkın"; muhacir olmuştu. Biz, 2008’de bu kaçkınları ve Filistin misali yaşadıkları perişan hayatları yerinde gördük. Masum balalarla yüreğimiz harab oldu, Hocalı Katliamı’na dair verilen albüm kitaplara içimiz ezile ezile bakabildik; hatta bakamadık. Azerbaycan Türkü, 30 yıla yakın sabretti. Bu arada 1992’de AGİT "Minsk Grubu" diye sözde bir hakem devletler hey’eti kurulmuştu. Bu hey’etin varlık sebebi, Dağlık Karabağ işgali ve böylece Azerbaycan-Ermenistan ihtilafını âdil bir hâl tarzına kavuşturmaktı. Şimdi anlaşılıyor ki üye devletler ABD, Rusya, Fransa kıllarını kıpırdatmamışlar. Yıllar boyu havanda su dövmekten öte hiçbir şey yapmadılar. Aksine Fransa, Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı içine düştüğü çâresizliği telafi etmek için bizi doğudan kuşatmaya kalkıştı. Bu defa da Fransızlar, Ermenileri Azerbaycan üstüne saldılar. Bu esnada takvimler, 27 Eylül 2020’yi gösteriyordu. Ancak; ışıltılı Paris, havaî Emmanuel Macron, bir şeyi hesap edememişlerdi. Gözleri var fakat göremiyorlardı. Azerbaycan, nice zamandır artık yalnız değildi. Türk Ordusu, Azerbaycan ordusunu mükemmelen yetiştirmiş ve kardeş Türkiye, her imkânıyla kayıtsız ve şartsız biçimde Azerbaycan’ın yanında yer almıştı. Neticede Ermenistan, 44 gün dayanabildi. 10 Kasım 2020 günü zelîl ve hakir bir şekilde teslim olmak zorunda kaldı. Ermenistan ordusu, kelimenin tam anlamıyla hezimete uğramıştı. Moskova’da teslim andlaşması imzalandı. Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu müşahid devletler olarak andlaşmaya imza koydular… Gönül, başlanmış bir harekâtın süpürüp sonuna kadar gitmesini isterdi. Biz de hem yazılarımızda ve hem de TV ekranlarında Nahçıvan ile Azerbaycan’ın kucaklaşmasını, Ermenistan haritasının kama gibi Azerbaycan toprağına sokulmuş parçasının kurtarılmasına kadar savaşa devam edilmesini dile getirmiştik. Bu haritayı komünist Rusya çizmişti. Bu kadarı olamadı ama Azerbaycan muhtar/özerk idaresi Nahçıvan’la Azerbaycan, bir yol; koridorla birbirine bağlanacaktır: Bu netice, asrın hadisesidir… Böylece hürmetli İlham Aliyev’in de dediği gibi Azerbaycan ile Nahçıvan, Azerbaycan ile Türkiye birleşmektedir. Bu kadar da değil; Türkiye, Hazar Denizi kıyısına ve oradan Türkmenistan’a yani Doğu Türkistan hududuna kadar ulaşabilecektir. Bunun iktisadî, harsî, siyâsî birçok menfaatleri vardır. Yaşadıkça görülecektir. Azerbaycan’da "doğma gaz", Türkmenistan’da "nabit gaz" denen doğalgaz, İran’a komisyon ödeme mecburiyetimiz olmadan Anadolu’ya nakledilebilecektir. Vatandaşımızın faturası ucuzlayacaktır. Daha birçok faydaları var. Bu itibarla kazanılan zaferi küçümsememeli. Aleyhine laf etmemeli. Ulu hikmet sahipleri buyururlar ki: "Bir şeyin tamamı ele geçmezse tamamı da terk edilmez!" Bizim hayatımızda "yâ hep, yâ hiç!" yoktur. Azerbaycan Millî Meclisi, dün, 27 Eylül’ü Millî Gün, 10 Kasım’ı da Zafer Günü kabul ve ilân etti. Yahşi olmuştur. Zevkle kutlayacağız. Aşk olsun Azerbaycan! Az şey değil; uğruna nice ağıtlar yakılan Kelbecer, Laçın, Suşa yani Dağlık Karabağ hürriyetine, kaçkınlar tarlasına, evine, bağına kavuştu. Evet; Kuzey Suriye’de olduğu gibi Karabağ’da da yabancı asker olsun istemezdik ama tarihin geri dönüşü birden olmuyor. Daha çok çalışmamız lâzım… Emeği geçenleri tebrik ederiz. Şehîdlerimize rahmetler olsun. Gazilerimize şifalar dileriz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.