MEHMETÇİK, ŞEHADET HASRETLİSİDİR!..

A -
A +
 
Takvim, "kar" adlı ilâhî güzelliğin Sarıkamış’ta 90 bin Mehmedime kefen olmasının üzerinden bir asrı biraz geçmişken bu defa da Tatvan’da 11 Mehmedime kefen oldu. İsmini Şanlı Peygamberinden -sallallahü aleyhi ve sellem- alan Mehmedim; Mehmetçik, İslâm’ın ilk kalkanı ilk şahlanışı, ilk sadası Bedir şehidlerinden öğrendiği sevdayla, Şehîdler Serdarı Hazreti Hamza’da hayran kaldığı cesaretle;
Şehadet hasretlisidir.
Şehadet sözlüsüdür…
Oğlunun saçını kınalayarak onu bir düğüne yollar gibi askere yollayan soylu ana cinsi bir başka millette yoktur. Oğlunu "haydi oğlum, selametle git! Yâ şehîd ol yâ gazi!.." diye ciğerpâresini Peygamber Ocağı’na vasiyetle uğurlayan bir dağ duruşlu vakur baba da başka bir millette yoktur. Bu ahlâk, bu bahadırlık, el’an devam etmekte midir? Ferdî fireler olabilir ama maşerî vicdanda öylesine devam etmektedir ki son şahitliğimizi Gara Şühedası’nın yiğit ana babalarında yaşadık. 40 yıldır teröre karşı verdiğimiz destânî mücadelede her şehidimizin ana-babasının "vatan sağ olsun!" deyişinde yaşayageliyoruz. Bu sözün ululuğunu ve varlık sebebini kentsoylular; dejenere burjuva anlamayabilir, lâkin; kalbi, Kur’ân idrakiyle bezeli bu milletin cevheri olan Anadolu’nun has evlâdları, sarsılmaz imânlarıyla onu çok iyi anlar ve
"şehîd anası",
"şehîd babası",
"şehîd eşi",
"şehîd çocuğu"
unvanını göğüslerinde bir şeref madalyası, bir iftihar sebebi olarak taşırlar.
Çünkü;
Bu millet inanır ki şehadet makamı, Peygamberlik makamından sonra gelen en yüksek makamdır. Ebedî; sonsuz hayata bu dünyadan hazırlanan bu millet, bundan dolaydır ki şehadete kederlenmekten öte memnuniyet duyar, şükür için ellerini açar. Beşer zaafıyla gayriihtiyari tezahür eden hâller, bu gerçekleri silemez.
Zira;
Bu toprakların insanı; mü’mîn imânı, odur ki yüce kitabımız Kur’ân-ı kerimin Bekara Suresi 154. âyetinde şehidleri "Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin! Onlar, diridir ama siz anlayamazsınız!" tarifini şeksiz ve şüphesiz bir kabullenişle öpüp başlarına götürürler.
Yâni;
Azîz milletimizi var eden, yaşatan ve onda vatan şuurunu, vatanı müdafaası kahramanlığını besleyen ruh işte bu şehadet ruhudur. Şehadet inancının, hasretinin sevda ve nişanın menbaı dinimizdir. Bunu hiçbir izm ve seküler yapı temin edemez. Böyle bir imân olmasaydı, şehîdlik makamı bulunmasaydı ne kimliğimizi koruyabilir, ne asırlara dayanabilir, ne 7 cephede birden gelen saldırıları durdurabilir ve ne de bu bilek ve yürek gücüne kavuşabilirdik. On birinci asırda İslâmiyet’le şereflenme tercihini yapanlardan bugüne dek, bu milleti mânevî değerlerle besleyen kalem ve kılıç ehli bütün ecdada şükran borçluyuz. Bedirden, Malazgirt’e, Malazgirt’ten İstanbul’un fethine, Ridaniye’ye, Mohaç’a, Viyana’ya, Türk-Rus Harbi’ne, Sarıkamış’a, Çanakkale’ye, İstiklal Harbi’ne, Kore’ye, Kıbrıs’a, terörle mücadeleye, Fırat kalkanına, Gara’ya ve nihayet Tatvan’a kadar her asırda defalarca girdiğimiz her harbin şehîd ve gazilerine rahmetler diliyoruz. Kaleminin mürekkebi şehidlerin kanından ağır gelen âlimlere hürmetler ediyoruz. O âlimler, bizlere imân, vatan, şehadet, gazilik, aile, namus ve ahlâk gibi som altın değerleri öğrettiler.
Şu var ki;
Şehîdlik makamının yüceliği, Peygamber Ocağı’nın misafiri Mehmedimi, tehlikelere teslim etme yetkisi vermez. Bir tek vatan evladının burnu kanamasın diye her tedbir alınır. Ancak buna rağmen ölüm gelirse şehadet teselli sebebi olur. Buradan bakınca şunu düşünmeden kendimizi alamıyoruz: "Tatvan’da düşen Fransız yapımı bir helikopter yerine yerli imâlat bir helikopter olsaydı bu kaza yine yaşanır mıydı?" Bu sebeple bütün harp araç ve gereçlerimizi yüzde yüz yerli olacak şekilde imâl edebilme günlerine bir ân evvel varmalıyız. Düşünmeden kendimizi alamadığımız bir, hatta iki, daha doğrusu 3 husus daha var:
Eşref Bitlis’in uğradığı sözde helikopter kazası, Muhsin Yazıcıoğlu’na tertiplenmiş helikopter suikastı, Pakistan Devlet Başkanı Ziya-ül Hak’ın uçağının sabote edilerek düşürülmesi.
Tatvan kazası… Bunlarla birlikte düşünülmeli.
Kaza değil, kasıt da olabilir.
MİT ve savcılığın çok taraflı, derinlemesine araştırma yapacağına şüphemiz yok.
Şehîdlerimize rahmetler diliyoruz.
Şehîd yakınlarını kutluyoruz.
Yaralılarımıza şifalar temenni ediyoruz.
Kınalı kuzuların, kar kuzularının... mekânları cennet olsun…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.