İMTİYAZLI EMEKLİLER

A -
A +
Haddini bilmez 104 mütekait amiralin, 4 Nisan gece yarısında zamanlaması yanlış, dayanağı çürük, tesbiti hatalı, üslûbu bozuk bir muhtıra yayınlama cür’etine kalkışıp da üzerlerine inen millî irâde balyozu altında kalmaları cümlesinden olarak adlî merciler, delil toplayadursun ilgili idari makam, burada imzası olan şüphelilerin lojman haklarının iptal edildiğini ve korumalarının geri çekildiğini açıkladı…
Bu çok doğru ve pek yerinde idarî kararın genişlemesi ve adalet ve eşitliğin tecellisi yönünde kalıcı ve sağlam kararlar alınması gerektiği kanaatindeyiz.
Şöyle ki:
Devlet nezdinde her emekli vatandaşın kadir ve kıymetinin bilinmesi, farklı muamele edilmemesi gerekir. Asker emekliler, memur emekliler, vekil emekliler, işçi emekliler, serbest meslek emeklileri… gibi tasnif edilen vatandaşlarımızın hak ve imkânları arasında uçurumlar olmamalıdır.
Çünkü:
Her emekli olmuş insan, hayata atıldığı dönemden emekli olduğu yaşa kadar kendi sahasında bu vatana, bu memlekete hizmet etmiştir. Elinde fırıncı küreği olan ve kızgın ateş önünde ekmek pişiren bir fırıncı, elinde silah olan bir askerden niçin daha az değerli olsun? Öğretmenlik daha mı az kolaydır? Bu misaller, imtiyazlı emeklilikle karşılaştırılarak her meslek için sorulabilir.
Bazı emekliler, harçlık gibi maaşlarla kıt kanaat yaşamaya çalışırken bazılarının sosyal tesislerden ucuz fiyatlarla istifade etmeleri, lojmanlarının, korumalarının, makam arabalarının olması haksızlıktır. 104 amiral bunlara sahip olduğu için o kirli bildiri üzerine idari bir iptal yapıldı. Emekli maaşı çok yüksek, kira yok veya sembolik, orduevi ve sosyal tesislerde yeme-içme sudan ucuz, her işe koşturulan koruma var, bazılarında makam arabası ve şoför de mevcut… O zaman can sıkıntısından oturdukları yerden gecenin darbe saatlerinde devlete şekil vermeye ve parmak sallamaya kalkışıyorlar.
Vaki olanda hayr vardır!
Bizim şer bildiğimizde de hayr vardır.
Bu hâdisede lojman iptali ve koruma geri çağrılmasıyla başlayan Hükûmet tasarrufu, a’dan z’ye topyekûn emekli mevzuatını içine alacak derinlikli ve muhtevalı bir çalışmaya dönmeli, hem adaletsizlikler, uçurumlar ortadan kalkmalı ve hem de devletin malını deniz gibi kullanan bazılarının imtiyazlarına son verilmelidir. Mutlaka her alın terinin eşit olduğu esas alınmalıdır. Asker, hududu bekler bu kıymetlidir; fakat, temizlikçi de sokağı temizler. Sokaklarımız bir hafta süpürülmesin, çöpler üç gün alınmasın şehirlerimiz yaşanır olmaktan çıkar. Onun için her meslek lâzımdır, birinin diğerinden üstünlüğü yoktur.
Göz önünde olduğu için görevde olan çalışanların fazla makam arabaları ve kadroları sık sık konuşulur. O müsriflikler önlenmeli ama asker, üst bürokrat ve siyâsi bir kısım emeklilere bol keseden tahsis edilen bu israflara da son verilmelidir.
Çalışırken hakkını almış olduğu hâlde emekli olmuş bazı vatandaşlara neden diğer emeklilere göre çok yüksek emekli maaşı ödensin, neden makam arabalarının, şoförlerinin, korumalarının, yeme-içmelerinin masraflarını hazine karşılasın?
Böylesi istisnâi uygulamalar olsa olsa eski Cumhurbaşkanları, eski Başbakanlar, eski TBMM Başkanları, eski Bakanlar ve eski yüksek yargı başkanlarıyla YÖK gibi bazı yüksek kurum başkanları için -o da makul çerçevede- yapılabilir.
Hazinedeki her kuruşta tüyü bitmemiş yetimin hakkı vardır.
Devletin malı da deniz değildir!..
İsraf, hesapsız harcama, savurganlık her bütçeyi çökertir.
Kimsenin de kimseye üstünlüğü yoktur; fark mâverada; ötelerde ortaya çıkacaktır!..
Bu çok ciddî meselenin; imtiyazlı emekliliğin masaya yatırılma vaktidir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.