SAĞLIK SAVAŞINDAYIZ

A -
A +
"Biyolojik savaş"ta olduğumuzu söyleyenler de var ama ortada delil olmadığı için biz, bunu henüz kat’i bir dille iddia edemeyiz. Sağlık savaşında olduğumuza ise şüphe yok. Bütün dünya bu savaşta. Savaş, diğer dünya harpleri gibi devletler arasında değil, milletlerle bir virüs arasında cereyan etmekte. Yeryüzündeki bütün ağırlığı, iki gramı bulmayan Covid-19 virüsü hâlihazırda muharebenin galibi. Dünyada iki milyondan fazla insan ölmüş bulunuyor. Adı geçen virüse yenilmemek için maske, mesafe ve temizlik şartlarına tavizsiz uymanın dışında aşı yaptırmak şarttır… Maske kullanmak, mesafeyi korumak ve temizliğe dikkat etmek insanların elinde. Aşı ise ancak temin edilmesiyle mümkün... Kişilerin aşı temin etmesi söz konusu değil. Onu devletler temin edebiliyor. Şu var ki onlar da aşıyı kolay bulamıyorlar. Bulanlar da parça parça elde edebiliyor. Kanser gibi bazı çok ağır hastalık ilaçlarının ilaç baronlarının elinde olması, onları istedikleri şekilde fiyatlandırmaları gibi korona virüsüne karşı yapılan aşılar da birkaç devletin tekelinde. Fark şuradaki bu defa devrede sadece Batı'nın kara emperyalizmi yok, Çin adlı sarı emperyalizm de devrede. Hatta Çin, başı çekmekte. Bu virüs, ilk olarak Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıktı, buradan yeryüzüne yayıldı. Buna mukabil ilk Covid aşısını bulan da Çin oldu. Yasakları ilk delen de Çin oldu. Geçen yılbaşında 11,5 milyonluk Wuhan’da halk, gece boyu çılgınlar gibi eğlendi. Biyolojik savaş iddiasında olanlar Çin’deki bu tuhaf seyre dikkat çekmekteler... Aşı imâl edebilenler Çin, Rusya, Almanya, ABD gibi bazı imkânlı devletler. Diğer bütün devletler, bunların müşterisi. Müşteriler ama istedikleri zaman ve istedikleri miktarda aşı satın alamıyorlar. Türkiye gibi satın alabilen devletler de zaman zaman zorlanmaktalar. Fakir-fukara memleketlerse aşıya çok uzaklar. Diğer yandan, salgının başından beri bazı üniversitelerimizde aşı imal etme çalışmaları başlamıştı. Bir başka söyleyişle birkaç üniversitemiz, bir yılı aşkın bir zamandır Covid-19 aşısı üzerinde çalışmaktalar. Yerli aşı arayışı ilk defa Erciyes Üniversitesi’nde başladı. Şeref kürsüsüne ilk çıkacak olan da bu üniversitemiz olacağa benziyor. İnsan denemelerine ilk defa Erciyes Üniversitesinde geçilmişti. Büyük memnuniyetle ifade edelim ki şimdi de Faz-3 safhası başlamış bulunuyor. Rektör Mustafa Çalış’ın verdiği malumata göre bu süreçte güvenlik verileri iyi çıkarsa aşının kullanılmasına geçilecektir. Çin de bu yoldan geçmiştir. Faz-3 kademesi güvenlikle aşılınca "acil kullanım" onayı almış ve uygulamaya, imalata ve ihracata koyulmuştu. Biz de bunu yapabiliriz. Erciyes Üni. kapıyı araladığında çalışma içinde olan birkaç üniversitemiz de onu takip edecektir. Zar-zor, rica-minnet ile aşı satın alarak bu salgını def etmek çok zordur. İthalat gerekirse yine olur ama asıl yerli aşı imâlatı, şâha kalkmalıdır. Devlet, bu aşı için çalışan ilim yuvalarıyla araştırma merkezlerini daha da teşvik etmelidir. Yerli silah sanayiinde nasıl ki inanılmazı başardıysak S/İHA’lar için dost-düşman parmak ısırıyorsa biyolojik savaş kuşkusu da olan fakat kesinlikle bir savaş mahiyetindeki bu harpte de yerli ve millî aşımızı bir ân önce üretir duruma gelmeliyiz. Kayseri’de imâl edileceği için ilk aşımızın adı da "Gevher Nesibe Sultan Aşısı" olur herhâlde. Selçuklu döneminde sağlıktaki öncü isimlerimizdendir. Silahlı terörün belini S/İHA’larla kırdık. Virüs savaşının belini de yerli aşıyla kırabiliriz. Hem biz galip geliriz ve hem de bu aşıyı paylaşacağımız milletler galip gelir. Böylece ilaç baronlarıyla "kara" ve "sarı" sömürgeciliği de mağlup etmiş oluruz. Sağlık Savaşı, gündemlerin en önemlisidir; gündemlerin gündemidir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.