İSLÂM DÜŞMANLIĞINDA TEHLİKELİ TIRMANIŞ!

A -
A +
İslâm düşmanlığına dair son vak’a, önceki gün Kanada’da yaşandı. Ontario eyaletinin Londra şehrinde 5 kişilik Müslüman bir aile, saat 20.40’ta kaldırımda yürürken bir kişi, arabasını onların üstüne sürerek dördünü katletti…
Ölenlerin ikisi kadın, çocuk yaralı.
Polis, basın toplantısında 20 yaşındaki caninin olayı, kasten ve Müslüman nefretiyle işlediğine dair ellerinde delil olduğunu açıkladı…
Cinayetin, kasten, taammüden, şuurla ve İslâm nefretiyle işlendiğine zerrece şüphe yoktur. Herkes şunu bilmeli ki “Kanada Vak’ası”ndan önce İslâm ve Müslüman nefretiyle işlenmiş başka vahim ve korkunç cinayetler olduğu gibi dünyanın etkin devletleri, samimi ve müessir tedbirler almazlarsa böylesi cinnet ve cinayetlerin devamı da gelir.
Hatırlanacağı gibi Brenton Tarrant adlı Avustralyalı bir genç, 15 Mart 2019 günü Yeni Zelanda’nın Christchurc şehrinde iki ayrı camide, cuma namazı kılmakta olan cemaati, yarı otomatik silahla taramış ve 51 din kardeşimiz şehîd olmuştu. Aşağılık mahluk, bu yakınlarda müebbed hapse çarptırıldı fakat adalet tecelli etmedi. Adaletin tecelli etmesi için idam cezası verilmesi gerekirdi.
Yabancılaşmış aydınlarımız İsveç, Norveç, İsviçre vs.yi barış, huzur, "Beyaz Zambaklar Ülkesi" olarak masalımsı bir üslupla anlatırlar:
-2020 Ağustosunun son günlerinde Norveç’te Sian adlı köktendinci bir Hıristiyan grup, parlamento önünde İslâm ve Müslümanlar aleyhine gösteri yaparak Mushaf-ı şerifin sayfalarını yırtıp daha başka edepsizlikler yaptılar. 
-2021’in Nisan ayı sonunda İsveç’in Malmö şehrinin Rosengard semtindeki Müslüman Mezarlığı, bazı İsveçlilerin saldırısına maruz kaldı. Bu radikal Hıristiyanlar, 10 Müslüman kabrini tahrip ettiler.
-Benzer örnekler İsviçre’de vardır; Müslümanların tesettürüne tahammül göstermezler. 
-Ham aydınlarımızın, medeniyette emsalsiz gördükleri Fransa’da benzer zulümler, bugün hem de devlet eliyle yaşanmaktadır. 8 Mayıs 1945’te ise Cezayir’de soykırım yapmış, 1 buçuk milyon Cezayirliye kıymışlardı.
-Almanya’da birçok kere, birçok "yabancı"nın evi kundaklanmış ve bu memleketi hayatlarını tüketerek kalkındırmış nice Müslüman Türk ailesi, kısmen veya tamamen yakılarak yok edilmiştir.
-İslâm nefreti hadise ve cinayetler, İngiltere’de de olmaktadır. Diğer yandan Yeni Zelanda ve Kanada, Büyük Britanya’nın genel valilikleridir.
-Amerika’da ise 9/11 Eylül 2001 Tertibiyle İslâm nefreti zirve yapmıştır.
Bugün;
İslâm nefretinin Kanada’dan önceki son örneği İsrail tarafından Filistinli Müslümanlara karşı işlendi. Yeni Zelanda’da katil, cinayet için cuma namazı saatini seçtiği gibi İsrail Başzalimi Netanyahu da Gazze’ye saldırı ve Gazze’yi enkaza çevirmek için ramazan ayını ve Kadir gecesini seçti. 11 günlük dehşetli terörde İsrail, 232 çocuk, kadın, yaşlı, sivil Filistinliyi şehid etti. Terör estiren devlete; Biden yönetimi açıkça, Türkiye hariç dünya susarak destek verdi.
Yunanistan, İtalya ve Fransa’nın sığınmacıları denizin dibine yollamaları da aslında o gariplere bakma aczlerinden değil İslâm muhalifliklerinden ileri gelmektedir. Eğer; vatansız kalmış o, insanlar, Müslüman olmasalardı bu muameleyi asla reva görmezlerdi. Reva görseler de BM ve dünya susmazdı.
Ne var ki İslâm ve Müslüman ve bu kimliğinden dolayı da Türk düşmanlığı yeni değildir. 26 Şubat 1992’de Ermeni kuvvetleri Hocalı’da 613 sivil Azeri Müslüman Türk’e soykırım yapmışlardı. Bunun gibi 1992-95 Sırp-Bosna Savaşı da İslam düşmanlığının eseridir. Sırp Komutanlar, BM Barış Gücü’nden Holandalı albayın göz yummasıyla Srebrenitsa’da 9 bin kişiye yakın Bosnalı Müslüman’a soykırım yapmışlardır.
Stalin’in 18 Mayıs 1944 Kırım Türkleri ve 14 Kasım 1944 Ahıska Türkleri zulümleri, her ne kadar katliam olmasa da sonucu, katliamdan farksızdır. Bu felaketin onların başına gelme sebebi, Müslüman ve Türk olmalarından dolaydır.
Nitekim Müslüman Uygur Türklerinin asra yaklaşan çileleri bugün de devam ediyor olduğu hâlde hiçbir yerde karşılığını görmüyor.
Hâlbuki bazı Avrupa ülkelerinde "Ermeni soykırımı yoktur!" demek hürriyeti bağlayıcı suçtur. İsrail’i kınamak bile anti semitiklik olarak yani Yahudi karşıtlığı olarak çarpıtılıp hürriyeti bağlayıcı ceza doğurur. 
Müslümanlarsa bir asırdan bu yana ferden, aile olarak, millet olarak, din olarak, soy olarak her zulme maruzdur. Canları, evleri, camileri, kabristanları… saldırı görüyor ama İslâm düşmanlığı hâlâ suç değildir. BM, "İslâm ve Müslüman Düşmanlığı" üst başlığıyla bir düzenleme gerçekleştirebilir mi? 
Gazze Katliamı sonrası ABD Dışişleri Bakanı, Netanyahu’ya gidip zafer kutlaması yapıyorsa böyle bir dünyada bu adalet tesis edilemez.
Tek çıkar yol, Büyük Türkiye’yi inşa etmektir!..
Bunun dışında söylenecek her söz nâfiledir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.