SOĞUK SAVAŞ!

A -
A +

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM toplantısına katılmasının ardından ABD ve Türk basınına konuştu. Sn. Cumhurbaşkanı, "Amerika, Afganistan’dan çekildiği gibi Suriye ve Irak’tan da çekilmelidir" diyor. Ayrıca "ABD, NATO’da müttefiki olan bir devlete yardım edeceğine teröristlere yardım ediyor!" diyerek Amerikan hükûmetinin tezatlar içindeki uygulamasına dikkat çekiyor…

"NATO müttefiki" diye işaret edilen, Türkiye Cumhuriyeti, "teröristler" dediği de PKK’nın Suriye’deki devamı PYD/YPG’dir. Cumhurbaşkanı, parası ödenmiş uçakların Türkiye’ye gönderilmemesini de dile getirdi. "NATO müttefikimiz", bedeliyle bile bize Patriot vermediği için Rusya’dan S-400 füzeleri almaya devam edeceğimizi de keza gayet açık şekilde ifade etti…

Bu kısa bilgi kaydının daha fazlası yayın organlarında mevcut. Cumhurbaşkanımızın bir cümlesi ise layıkıyla fark edilemedi. Sn. Erdoğan, New York dönüşü şunu da demişti:

-Allah hayr etsin, Amerika-Türkiye münasebetleri iyi gitmiyor!..

Zannederiz, bu tesbite ileride sıkça atıfta bulunulacaktır. "İleride" derken iki devlet arasında yaşanması mümkün sancılı gelecek günleri kastediyoruz.

-"Yaşanması mümkün sancılı gelecek günler" tehlikesi var mıdır?

Evet; vardır.

En azından "hayır yoktur!" denemez.

Çünkü;

İki devletin münasebetleri giderek gerilmektedir. ABD Başkanı, her ne kadar böyle bir randevu mevcut olmamış olsa bile Türkiye Başkanıyla BM’de görüşmemiştir. Bunun sebebi mesaj vermektir. İtibar sarsmaktır…

Bütün bunları toparlarsak Türkiye’den muhatap tarafa denilen şudur:

-Samimi ol; tarafını seç, terör örgütünden mi yanasın, 3 çeyrek asırdır birlikte çalıştığın bizimle mi berabersin? Bunu göster ve ayrıca Afganistan’dan çıktığın gibi Suriye ve Irak’tan da çık!..

Bütün bu olup bitenlerin içinde Sn. Biden’ın seçimlerde "işbaşına geldiğimde Türkiye muhalefetini de kullanarak bu diktatörü devireceğim!" niyetinin payı büyüktür. Aynı şekilde Türkiye’nin seçim sath-ı mailine girmiş olmasının tesiri de vardır. Başkan Biden’ın, Başkan Erdoğan’la tebessüm ederek el sıkıştıkları bir fotoğraf görüntüsü vermek yerine Türkiye muhalefetine "ABD Başkanı Erdoğan’la görüşmedi!" malzemesini hediye etmesi, belirttiğimiz niyete hizmet noktasından tercih sebebi olmuştur.

Suriye ve Irak’ı terk etmeye davetin sebebi ne olabilir?

Kuzey Irak’tan Akdeniz’e kadar, hudutlarımızın hemen ötesinde bir terör devleti kurma isteği sadece Biden idaresinin arzusu değildir. Bu istek, eskidir ve öteki başkanlardan tevarüs etmiştir. Böylesine bir tehlikeli projeyi üç ayrı askerî harekâtla geriletmiş olsak bile proje, daha çökmüş değildir. TSK, ihaneti, Fırat’ın doğusuna attı. Ne var ki tehlike, orada Amerikan destekleriyle içten içe büyümektedir.

Kuzey Irak’tan Akdeniz’e kadar bir taşeron terör devleti kurmak istenirken bununla Suriye ve Irak’ı parçalamak, Türkiye’yi bölmek hedef alınıyordu. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı askerî vuruşlarımızla buna fırsat vermedik. O zamanlarda buna fırsat bulamayan terör örgütü ve koruyucuları, şimdi bulundukları yerden çıkış yaparak yeniden hedeflerine yürümek istemekteler.

ABD, Afganistan’dan çekilirken Suriye’nin kuzeyinde resmettiğimiz projesini hayata geçirmek için Rusya ile pazarlık yaptığını düşünüyoruz. Afganistan’ı Rusya’ya ve ilaveten Çin’e bırakmıştır. İşgal ettiği bu topraklarda zaten yapacağı bir şey kalmamıştı. Çekilmekle hem Rusya ile Çin’i ihtilaflı bir konuma getirmiş oldu, hem Afgan göçü ile Türkiye’nin başına bir gaile açmak istedi ve hem de Suriye’de elini güçlendirdi.

Tasvir etmeye çalıştığımız manzara vahimdir.
Türkiye’nin bekasıyla alakalıdır.

Plan gözden kaçamaz:

Fırat’ın doğusunda "Kürt devleti" diye sözde bir devlet ilan edilmek isteniyor. Bunu hemen 5-10 devlet, tanıyacak ve BM’ye üye yapılacaktır. KKTC 40 yıldır tanınmazken böyle bir yapı dünya sahnesine taşınacaktır. Ardından bu sözde terör devletine savaş uçaklarına kadar her nevi silah yardımını yapılacaktır. Böylece Fırat’ın doğusuna, Irak’a yayılma da temin edilecek, Kürt Bölgesi İdaresinin kafası koparılarak ve nihâî maksada varılacaktır.

Bu neticeyle de:

Büyük İsrail rüyasının gerçekleşmesine saha açılmış olacaktır.

Gaye bu. Ne var ki Türkiye, bedeli her ne olursa olsun taviz vermeyecektir. Yapılmak istenen Kürtlere devlet arayışı değil, onları boyunduruk altına almaktır. Kürtlerin devleti, Türkiye Cumhuriyetidir. Bundan dolayıdır ki ortada olan bir "Kürt meselesi" değil terör meselesidir.

29 Eylül’de Soçi’de gerçekleşecek Sn. Erdoğan-Sn. Putin görüşmesi, böylesi bir manzarada cereyan ediyor olacak. Ancak manzara, Amerika ile yaşananlardan ibaret değildir. Rus uçakları da TSK ve Suriye Millî Ordusu’nun bulunduğu Afrin’e sık sık bomba yağdırmaktadır. Daha önceki gün yapılan son bir saldırıyla 7 SMO askeri şehit oldu.

Kimse tam dost değil.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.