Golcüyle oynadı

A -
A +
Önce... Ne kadar heyecanlı, mutlu ve gururlu olduğum konusundaki içtenliğime inanın. Türkiye gazetesi okurlarını saygıyla selamlıyorum. Sonra... Beşiktaş - Bursaspor maçını yazacağım... Yazacağım da, ‘kalabalıktan’ Dolmabahçe’ye gelemiyorum ki ! Gideni gitmiş, kalan sağlarıyla birlikte ‘yeni gelenlerine’ sıkı sıkıya tutunmuş Beşiktaş’ta -hiç dert yokmuş gibi- Şenol Güneş’in ‘ayrılık’ fırtınası esti... “Benim haberim yok” dedi ama ‘güya’ Bursa maçından sonra ‘gidecekmiş’ Şenol Hoca. Elin ağzı torba değil ki büzesin!.. Ortak çözüm bile bulunmuş hatta... Hem millî takım hem Beşiktaş, ikisi bir arada.  Neyse, konu uzamasın, kestirip atayım şuracıkta... Gelelim maça... Bursaspor ‘beklenmedik’ kadar önde başlasa da, çok geçmeden topu aldı Beşiktaş. Aman nazar değmesin Dorukhan bir yana, Atiba varsa benim gözümde Kartal’ın oyun aklı da bir başka. Aslında Burak’tan başka alternatif gol arayışı yoktu Beşiktaş’ın. Sağdan bindir, soldan getir Burak Yılmaz’ı ara. O pas bağlantıları da özellikle Ertuğrul tarafından kapatılınca bu plan uzun süre sonuç vermedi. Ancak bu arayışında ısrarcı olan Beşiktaş, rakibi Bursaspor tedirgin edici oyundan uzakta olunca topla oynama üstünlüğünü, yavaş yavaş pozisyona da dönüştürmeye başladı. Önce Burak Yılmaz kaçırdı, sonra -hücumda başrole soyunan- Jeremain Lens. Gol âdeta bir zaman meselesiydi. Nitekim, Jeremain Lens yerinde oynadığı Quaresma’ya nazire yaparcasına sola enfes bir pas attı. Maçta 40. dakikaydı ve Burak Yılmaz ilk kez bu kadar boşa çıkmıştı. Ertuğrul uzak, Barış Yardımcı yakın, Burak Yılmaz hafif sağ çaprazdaydı. Golcü, maç öncesi taraftarla barışmanın getirdiği motivasyonla vurdu ve takımını soyunma odasına önde taşıdı. İkinci yarıda Güven farkı vardı. Öyle ki sağ tarafı unutturdu... Önce Burak’ı topla buluşturdu ama tehlike büyümedi. İkincisinde Ljajic’e “al da at” dedi, Muhammed çıkardı. Dakikalar 62’yi gösterirken top orta alanda Vergini’deydi. Burak koştu, kaptı, 40 metre sürdü, Ertuğrul’u çalımlayıp plaseledi. Taraftar tribünde “Burak” tezahüratıyla gecikmiş “Hoş geldin” karşılaması yapıyordu. Taraftar aynı zamanda -Japon gözlerle- Kagawa’yı çağırıyordu. Bundan sonrası, -temposu biraz düşse de- Beşiktaşlı için coşkuydu, sevinçti, eğlenceydi.   Maçın adamı: Burak Yılmaz
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.