Ne diye eksik bu hediye?

A -
A +

Gazeteci bir arkadaşımızla bir milletvekili, birlikte Erzincan'a gezmeye gidecekti. Gazeteci, İstanbul'dan uçağa binerken, Erzincan'daki çocukluk arkadaşına bir kez daha telefon etti: -Saat üçte inmiş oluruz Fatih... -Heyecanla bekliyorum abiciğim, merak etmeyin her şey hazır. Güzel bir gezi olacak, memnun kalacaksınız. -Ama Fatih, bu biraz sıkıştırılmış bir program. Oradan Erzurum'a geçeceğiz akşamüzeri... Cuma günü Erzurum'da bi işimiz var. Aynı gün Erzurum'dan da İstanbul'a döneceğiz. -Tamam abi, dolu dolu beş, altı saatimiz var demektir. *** Aslen Erzincanlı olan ama on dokuz yaşında memleketinden ayrılıp İstanbul'a yerleşen gazeteci, hemen her yaz olduğu gibi o yaz da Erzincan'a ayak bastı. Yanındaki siyasetçi Ege illerinden birinin vekiliydi. Onları karşılayan Fatih'le (mühendis) buluşup, Ekşisu'yu, şelaleyi, ılıcayı, Terzi Baba'yı dolaştıktan sonra Esentepe'de bir restoranda büryan kebabı yediler. *** Fatih, kiralamış olduğu otomobille misafirlerini akşamüzeri Erzincan çıkışına kadar uğurladıktan sonra büroya gitmedi; görevini hakkıyla yerine getirmiş bir insanın iç huzuru ile evine döndü. *** O gece Fatih rüyasında rahmetli annesini gördü. Sabah kalktığında, annesinin rüyada sorduğu soru bütün netliği ile aklında duruyordu: -Hediye neden eksik geldi oğlum? Bu cümle başkaları için bir şey ifade etmeyebilir. Ama Fatih ve diğer altı kardeşi için çok açıktı. Çünkü onlar (beş erkek, iki kız) yedi kardeş, ilkbaharda vefat eden anneleri için haftanın günlerini bölüşmüş, her gün sıra ile biri mezarlığa gidip Yasin-i şerif okuyordu. Perşembe günlerinin okuma nöbeti Fatih'teydi ve misafirler yüzünden ilk kez unutmuştu. Ne diye eksik bu hediye?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.