Anacığımı görmek istiyorum...

A -
A +
Genç öğretmen, müdürün annesinin cenaze töreni için gittiği Eyüp Sultan'dan okula değil de eve dönünce, yakınlarındaki iş yerinden çağırdığı eşiyle öğle yemeği için sofraya oturdu. 
Ancak genç öğretmen, neredeyse yemeklere hiç dokunmadı. Didikleyip durduğu tabaktan kafasını kaldırıp, çatalı kenara koyarak eşine döndü: 
- Anacığımı görmek istiyorum.
Genç öğretmenin üzüntüyle ve yalvarırcasına söylediği bu söz karısını kızdırdı:
- Yani sırası mı şimdi? Madem okula gitmedin, çocuğun okuluna git. Saat üç buçukta veli toplantısı var.
- Okula sen gidecektin ya?
- Sen yoksun diye ben gidecektim. Şimdi madem buradasın, sen git.
- Annemi görmek istiyorum, ne var bunda?
- Şimdi nereden esti aklına?
- Yahu, şuracıkta kadıncağız... Şöyle bi uğrar, yarım saate dönerim.
Karısı da yemeği bırakıp, hışımla sofrayı toplamaya başladı:
- Ben dul kadın mıyım? Her seferinde yalnız gidiyorum okula. Sen öğretmensin; öğretmen öğretmenin dilinden daha iyi anlar. Hem ben niye anneme gitmiyorum ikide bir?
Üzüntüden omuzları düştü genç öğretmenin; yalvarır gibi konuştu:
- Hayatım... Benim annem şurada ya... Seninki gibi Anadolu yakasında değil. Sen gitmek istediğinde gidiyoruz. Ben hiç itiraz ettim mi sana? Niye böyle yapıyorsun?
Kadın tencerenin kapağını sertçe kapattı:
- Okula gidiyorsun, uzatma!
Kocası, annesini görme ümidini kaybedince sinirlendi:
- Yahu nasıl insansın sen! Tamam gitmiyorum! Annemin adını duyunca hafakanlar basıyor sana! Zavallı kadıncağız öldü, hâlâ dilinden kurtulamadı; mezarında bir Fatiha okuyup gelecektim şurada...


 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.