At, adamına göre yürür

A -
A +
 
Tatilde Afyon taraflarında bir at çiftliğine gittim. Biraz etrafta dolaştıktan sonra da paraya kıyıp 10 TL’lik bir at turu yapmaya karar verdim.
Adam atı yanıma getirince, “Nasıl bineceğim bu hayvana? Etrafa rezil olacağız” diye panik yaptım biraz. Allahtan adam atın yanına üç basamaklı bir merdiven getirdi de basamakları tırmanıp zorlukla atın sırtına bindim.
Ve dikkatle verilen talimatları dinledim.
“Gitmek için atın karnına topuğunuzla vurun. Sağa dönmek için dizgini sağa çekin, sola dönmek için sola. Durmak için de ikisini birden kendinize doğru çekin.”
“Tamamdır” dedim. “Kolaymış bu iş.”
Atın karnına ayağımla hafifçe vurdum ve at yürümeye başladı. Sağ, sol derken iki tur bitti ve ben yine merdivenle attan indim. Savaş meydanında yara bere içinde atından inen bir süvari pozunda hanımın yanına gittim.
O sırada yan tarafta bekleyen ufak tefek bir adam atın sırtına atladı ve at birden dörtnala koşmaya başladı. Bütün havam söndü tabii. Birkaç turdan sonra attan inen adamın yanına gittim.
“Pardon, bir şey sorabilir miyim?” dedim. “Dikkat ettim, siz de ayağınızla atın karnına vurdunuz. Ben de aynısını yaptım. Ama ben sürerken at mehter takımı gibi yürüdü. Siz binince koşmaya başladı. Nasıl oluyor bu iş?”
Adam gülümseyerek, “Olay tekmede değil” dedi. “Oturma pozisyonunla ilgili.”
“Nasıl yani?” dedim.
“Yani, oturduğun yer (tabii adam başka bir şey dedi de buraya yazamadım) bütün ağırlığınla atın eyerine yapışırsa, hayvan yürür. Ama hafifçe doğrulursan ve oturduğun yerle at arasındaki teması kesersen at koşmaya başlar.”
“Gerçekten mi?” dedim. “Yani ben de ayağa kalksam at koşar mıydı?”
“Koşardı.”
“Ya ben gaza gelip kalksaydım? Kesin düşüp bir yerimi sakatlardım. Hiç uyarmadılar beni!” dedim.
“Merak etmeyin” dedi adam. “Ata merdivenle binenler ayağa kalkmaz. Görevli de bunu bildiği için uyarmaz.”
Adamın yüzündeki alaycı gülümsemeye hiç takılmadan, “Vay be!” falan deyip olay yerinden uzaklaştım...
Peki ben bu saçma at binme maceramı niye yazdım? Çünkü eğer hazırsanız, binicilikle iş dünyası ve yöneticilik arasında bir ilişki kurup, önemli bir mesaj vereceğim.
At kariyer olsun. Eyer de oturduğumuz yönetici koltuğu.
Eğer oturduğumuz yer koltuğa yapışıp kalırsa, kariyer “gitsem mi gitmesem mi” kıvamında ilerler.
Eğer arada bir kalkıp oturursanız, kariyer tırıs tırıs gider.
Ama koltukla teması keserseniz, kariyer de dörtnala koşmaya başlar. Koltuğun cinsine göre bazen rahvan gittiği de olur.
Yani eğer sürekli oturuyorsanız, alttan ne kadar tekme atarsanız atın bir işe yaramaz.
Ha, bu arada merdiveni unuttuk. Koltuğa oturmaya gücünüz yetmiyorsa ve birileri alttan destek veriyorsa, zaten koltuktan kalkmaya da gücünüz olmaz!
Bayağı iddialı cümleler kurdum ama ben binici arkadaşın yalancısıyım!
 
Proaktif Teyze
 
Tatilde dar bir köy yolundan ilerlerken, birden sol tarafta ağaçtan vişne toplayan bir teyze gördüm. İçimden, “Instagram için iyi bir fotoğraf çıkabilir” deyip hemen arabayı durdurdum. Camdan, “Kolay gelsin teyze!” diye seslendim.
Teyze hiç oralı olmadı. Sonra arkalardan bir ses geldi. “Biraz yüksek sesle konuşun. Ağır işitir.”
Sesimi yükseltip bir daha seslendim. Teyze dönüp baktı ve saniyesinde “Gelin, vişne yiyin” dedi.
Hayat duruşundan falan bahsedip duruyoruz ya hep… Alın size duruş!
“Bu adam kim, niye burada durdu, benimle niye konuşuyor?” gibi insanı yoran düşünceleri ardında bırakmış, hayatı olanca sadeliğiyle ve güzelliğiyle yaşayan, benim gibi vişnenin fotoğrafını değil doğrudan kendisini paylaşan canım teyzem!
Allah bize, sizin gibi kimselerin kıymetini bilmeyi nasip etsin!
Âmin!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.