Bir gün yine yurt dışındayım...

A -
A +
Yıllar önce Güney Kore’ye gitmiştik. Seul şehrinin en meşhur caddesinde yürürken bir Maraş dondurmacısı gördüm. Fesli bir adam demir çubuğun ucuna yapıştırdığı dondurmayla çekik gözlüleri eğlendiriyordu. Yanaştım ve gülümseyerek, “Kolay gelsin” dedim. Beklentim adamın “Aaa, Türk müsünüz?” diye şaşırıp, bir gurbetçi hüznüyle bana sarılmasıydı. Ama adam hızlı bir bakış fırlatıp “Birader, sıraya gir!” dedi.
Yaşadığım o an, küreselleşmenin en net fotoğrafı olarak zihnime kazındı.
           ***
Hindistan’da Tac Mahal’i ziyaret etmiştik. İnsanın bakmaya kıyamadığı o zarif yapının içinde gezerken, fotoğraf çekenlerin ellerine uzun değneklerle vuran ve sürekli bağıran güvenlik görevlileri gördüm.
Dünyanın en pahalı aşk hikâyesine utanç dolu satırlar eklenirken, taşın zarafetiyle insanın cehaleti arasındaki o girift ilişkiyi çözümlemeye çalışarak geziyi tamamladım.
           ***
Atina’daydık. Caddelerde gezerken içimde hep mehter marşı çalıyordu. Bir kişi Türk düşmanlığı yaparsa nasıl tepki vereceğimi düşünüyordum. Ama konuştuğumuz insanlar ve girip çıktığımız esnaf Türk olduğumuzu öğrenince çok sıcak davrandı. Galatasaray’dan baklavaya, İstanbul’dan Antalya’ya her şeyi konuştuk.
O gezide, devlet düzeyinde yaşanan bazı gerginliklerin halktan bağımsız geliştiğini çok iyi anladım.
           ***
Miami’de rahmetli Oktay Sinanoğlu’nu ziyarete gitmiştik. Evde yoktu. Eşi “Onun gittiği birkaç yer var zaten. Şimdi gidip buluruz” dedi. Birkaç kilometre ötede bir Burger King’e gittik. Oktay Hoca tek başına oturmuş kitap okuyordu. Oturduk, sohbet ettik. Ben konuşurken cümlelerimin arasında en az on tane uydurukça kelime yakalayıp düzeltti. Bu arada bayağı bir sinirlendi. Sonra dönüp tezgâhın arkasındaki siyahi çalışanları göstererek, “Sen Türkçeye sahip çıkmazsan, yakında bunlar sana sahip çıkacak” dedi.
Kelimelerimden bu kadar utandığım bir an olmamıştı.
           ***
Amerika'da bir ayakkabı mağazasında ayakkabı deniyorduk. Yanımdaki kişi kasada oturan kadına, "Ayakkabıyı bugün deneyeceğim. Eğer sıkarsa yarın değiştirme imkânı olabilir mi?" diye sordu. Kasanın arkasındaki bayan, "Olabilir. Ama benim yarın doğumum var. Burada başka bir arkadaş olacak. Fişi gösterirseniz yardımcı olurlar" dedi. Yanlış anladığımı düşündüm. "Yarın neyiniz var?" dedim. "Doğumum var" dedi kadın yine normal bir şekilde.
Kadının çalışma gayretine mi hayran olayım, kapitalizmin insanları getirdiği noktaya mı sinirleneyim, bir türlü karar veremedim.
           ***
Öğrencileri yaz kampı için İngiltere’ye götürmüştük. Orada çocuklara, dile çok fazla maruz kaldıkları zaman artık rüyalarını İngilizce olarak görebileceklerini ve bunun dil eğitim sürecinde çok önemli bir basamak olduğunu falan anlattım. Birkaç gün sonra, öğrencilerimden bir tanesi heyecanla yanıma gelip, “Hocam, dün İngilizce bir rüya gördüm” dedi. Gülümseyerek, “Bravo, işler iyi gidiyor o zaman!” dedim. “Nasıl bir rüyaydı?” Çocuk, “Bir İngiliz bir şeyler anlatıyordu işte” dedi. “Ne anlatıyordu peki?” diye sordum. “Bilmiyorum hocam, hiçbir şey anlamadım” dedi çocuk.
Ben mi konuyu yanlış aktardım, çocuk mu yanlış anladı bilemiyorum. Ama dil bilimcilerin bile kafasını karıştıracak bu dil-rüya ilişkisini hâlâ kafamda çözümleyemiyorum.
           ***
Bir fuar ziyareti için bir iş arkadaşımla İngiltere’deydik ve bir adres arıyorduk. Yanımdaki kişinin İngilizce seviyesi çok iyi değildi. Birkaç kişiye adresi sordum ama cevap alamadım. Sonra yanımızda Türkçe konuşan bir çift gördüm. Hemen yanaşıp adresi onlara sordum. Sonra ayaküstü biraz konuştuk. Yürümeye devam ederken, yanımdaki kişi şaşkın ve kafası karışık bir ifadeyle yüzüme bakarak, “Sen demin nece konuştun?” dedi. “Türkçe” dedim. “Hay Allah ya!” dedi. “Hani dilde bir eşik vardır derler ya. Ben de o eşiği geçtim ve İngilizce olayını bitirdim zannettim. Sen konuşuyorsun anlıyorum, adam konuşuyor anlıyorum. Meğer Türkçe konuşuyormuşsunuz!”
Güldük sonra. Hem de iyi güldük...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.