Düşman safında İstiklal Marşı söylemek

A -
A +
2001 yılında bir arkadaşımın evinde televizyon seyrediyorduk. Dalgın bir şekilde ekrana bakarken bir uçağın ikiz kulelere çarptığı sahneyi gördüm. Önce inanamadım. Bir film fragmanı falan zannettim.
Sonra olayın gerçek olduğunu anladım. Ama maalesef bu görüntülerin gerçekten de bir fragman olduğunu anlayamadım.
Aradan iki sene geçti. 2003 yılında evde CNN seyrediyordum. Ekranda, Amerika’nın “Irak’ı Özgürleştirme Operasyonu” adıyla yaptığı işgalin haberi vardı. Haberde Amerikalı askerleri çılgınca alkışlayan Irak halkı gösteriliyordu. Bir de mağazalara saldırarak yağma yapanlar tabii.
Görüntüler, işgale meşruiyet kazandırmak için özenle seçilmişti. Yani 2001 yılında yapılan planın ajandası işlemeye devam ediyordu...
Aradan yıllar geçti ve bu işgalin sebep olduğu kargaşanın yıkıntıları arasından DEAŞ çıktı. İnsanın kanını donduran vahşet görüntüleri, özel prodüksiyonlarla bütün dünyaya servis edildi. Petrol kokusu, kan kokusuyla bastırılmaya çalışıldı.
Ve 2013 yılında, yani bu işgalden tam on yıl sonra YouTube’da bir videoya rastladım. Sırt çantasıyla metroya binen bir adam, birden “Allahü Ekber” diye bağırıyor ve ortalık karışıyordu. İnsanlar büyük bir korkuyla kendilerini metrodan dışarı atmaya çalışıyor, millet birbirini eziyordu.
Bir şaka videosu olarak yayınlanan bu görüntüler, aslında planın amacına ulaştığını gösteren bir sonuç raporu gibiydi.
Veya şöyle söyleyelim;
Bu manzara, 2001 yılında fragmanı yayınlanan, 2003 yılında Irak’ta çekimlerine başlanan ve DEAŞ örgütünü kullanarak zenginleştirilen senaryonun final sahnesiydi.
              ***
Theodore Zeldin, İnsanlığın Mahrem Tarihi isimli kitabında şöyle diyor;
“Zihniyetler buyrukla değiştirilemez. Çünkü yok edilmesi neredeyse imkânsız olan bir şeye, hatıralara dayanırlar.”
Bu yüzden algı operasyonu yaparak zihinlere nüfuz etmek kolay bir iş değildi. İnsanları İslamiyet’ten soğutmak için önce güzel hatıraları unutturmak, sonra da yeni hatıralar biriktirmek gerekiyordu.
İkiz kulelere saldırı düzenlendiği 2001 yılında doğanlar, bugün 20 yaşındalar. Ve bu nesil, insanın görmeye tahammül edemediği vahşet görüntülerinin fonunda hep tekbir sesleri duydular.
Amaç, asırlar boyunca insanlarda iyilik, güzellik ve zaferlerle dolu bir geçmişi çağrıştıran Allahü Ekber nidasını, gençlerin zihninde terörü çağrıştıran bir hâle getirmekti. Bunun için yüz binlerce can ve milyarlarca dolar harcandı.
Ve maalesef başarılı oldular.
              ***
Şimdi gelelim bugüne. Küresel çapta kurulan bu tezgâhları düşününce, ülkemde son zamanlarda olup bitenleri maalesef sadece siyasi bir çekişme olarak göremiyorum. Sağcı-solcu veya dindar-laik sıfatları, özneyle eylem arasındaki uyumsuzluğu açıklamaya yetmiyor. Aynı şeye bazı insanlar çılgınca sevinirken bazılarının gözyaşı dökmesi, yukarıda anlatmaya çalıştığım planların bir parçası gibi geliyor.
Bu yüzden çok dikkat ediyorum. Birileri bana ve dinime zarar vermek için yüz yıllık planlar yaparken, siyasetin güdümünden çıkamayan güdük bir zihniyetle ülkeme ihanet etmekten korkuyorum. Ülkemde yaşanan felaketlere sevinmek, başarılara üzülmek bana çok ağır geliyor.
Çünkü benim Türkiye ile ilgili yaşadığım sevinçler ve üzüntüler oy pusulasına sığmayacak kadar büyük. Ve seçim sandığı da inanın coşkularım ve üzüntülerim için çok küçük kalıyor.
Sahnelenen oyunların farkında olmasam, son günlerde yaşananları siyasi çekişmelere bağlı oluşan bazı çatışmalar olarak görebilirdim belki. Ama gündelik siyasetin birkaç piksellik açısından sıyrılıp resmin bütününe baktığımda, Covid-19’la Ayasofya’yı “felaket” manşetinin altında eşitleyebilen zihniyeti aklım ve beynim kabul etmiyor.
Amerika’da yaşanan kargaşadan sonra televizyona çıkıp düşmanla aynı safta İstiklal Marşı söyleyenler dengemi bozuyor. Türkiye’nin tavrını kibirli bir dille alaya alan NBC muhabirine alkış tutanları görünce, nutkum tutuluyor. 
Ya oynanan büyük oyunun farkında değiller diyorum kendi kendime, ya da bizzat oyunun içindeler.
İnanın aklıma daha masum bir seçenek gelmiyor!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.