Poşetle kaymak

A -
A +

Bir arkadaşım Kartepe’ye gitmiş. Dağdan yukarı doğru çıkarken de etrafı seyretmiş. Bana izlenimlerini aktardı.

Önce dağın eteklerinde poşetlerle kayanları görmüş. Çoluk çocuk neşeyle eğleniyorlarmış.

Biraz yukarıda tepsiyle veya kendi ürettikleri tahta kızaklarla kayanlar varmış.

Daha yukarıda kızak kiralayarak kayanları ve en tepede de profesyonel kayakçıları ve snowboard yapanları görmüş.

Ve zirveye doğru çıktıkça, insanların neşesi ve coşkusunun giderek azaldığını fark etmiş. Kayma araçları geliştikçe, neşe oranı azalmış. Zirvede yüzler iyice ciddileşmiş.

Sonuç?

En mutlu grup poşetle kayanlarmış.

           ***

Harvard Üniversitesi’nde yaklaşık 80 yıl süren bir araştırma yapılmış ve “Mutluluk nedir?” sorusuna cevap aranmış. Araştırma sonucuna göre zenginliğin ve şöhretin mutlu bir hayatın anahtarı olmadığı net bir şekilde ortaya konmuş.

Mutlu bir hayatın sırrı, aileyle ve arkadaşlarla kurulan sağlam ve derinlikli ilişkiler olarak belirtilmiş. Ayrıca insanlar hakkında iyi düşünmek, kimseye düşmanlık etmemek, empati yapmak gibi başlıklar da sonuç raporunda var.

Bizim Kartepe araştırması seksen yıl sürmedi belki ama yine de literatüre katkı sağlar diye düşünüyorum. Araştırma kısa olunca, sonuç raporu da ancak iki cümle olarak çıktı.

İyi bir ailen varsa, ilişkilerin çıkarsız ve samimiyse, poşetle bile kayarken çok eğlenebiliyorsun. Ama bunlar yoksa, snowboard dünya şampiyonu da olsan hayatın kayabiliyor işte.

           ***

Yıllar önce Hindistan’a gitmiştik. Bir yeri ziyaret edecektik. Sağanak hâlinde yağmur yağıyordu. Biz arabayı park ederken, arabanın sağ camına yansıyan buğulu bir film başladı birden.

Prodüksiyon masrafı olmayan, paha biçilemez bir film…

Tek katlı bir evden fırlayan iki tane çocuk gördüm. Üstlerinde doğru dürüst kıyafet yoktu. Yaşları 4 veya 5 olmalıydı. Neşeyle koşturup, evlerinin önündeki çukura biriken suya attılar kendilerini. Su neredeyse dizlerine kadar geliyordu. Çığlıklar atarak çamurlu suyun içinde debelenmeye başladılar.

Gözüm evin penceresine doğru kaydı. Perdesiz pencereden bir kadın bakıyordu. Yüzüne yayılmış gülümsemeyle çocuklarını seyreden zayıf mı zayıf bir anne…

Ev dediğime bakmayın! Beton desen değil, ahşap desen, o da değil. Değişik malzemelerin bir araya getirilmesiyle oluşmuş bir yapı işte. Kapısı muşambadan, çatısı ağaç dallarından…

Biraz sonra kadın evin içine dolan suyu kovayla boşaltmaya başladı. Çocukların neşesi azalmıyor, kahkahalar izbe sokağın duvarlarında yankılanıyordu. Onlar suyun içinde birbirlerine anlamadığım dilde bir şeyler söylerken, sinekler bir toz bulutu gibi etraflarını sarmıştı.

O anda şunu düşündüm. Mutluluk, sahip olunan eşyalara veya hayat şartlarına bağlı olarak azalıp çoğalan bir şey değildi.

Deniz kenarında suya taş atan oğlum suyun içine bir adım attı diye nasıl panik içinde eve döndüğümüzü hatırladım o anda. Bir de çocukların odasına dadanan bir sivrisineği öldürmek için ailecek seferber oluşumuzu…

Mutluluk eşyaya bağımlı olsaydı, büyükşehirler mutlu insanlarla dolup taşardı diye düşündüm sonra. Ama hiç de öyle değildi. Psikologlar en çok zengin muhitlerde mesai yapıyordu.

Sokağın köşesinden acele etmem için seslendiklerinde, bir resim galerisinde, yüzyıllar öncesine ait bir tabloyu inceler gibi durmuş onları seyrediyordum.

           ***

Mutluluk hiç üzülmemek değildir. Her zaman iyi hissetmek için haz peşinde koşmak, mutluluk getirmez. Korkular, kaygılar ve özlemler mutluluğa dâhil duygulardır. İnsan kaçınılmaz olandan kaçınmaya çalışırsa, hep mutsuz olur. Önemli olan sıkıntıyı ve dertleri olgunlukla karşılayabilmektir.

Bunun için de maddiyatla maneviyat arasındaki köprüyü iyi kurmak lazım.

Hayati İnanç’ın hiç aklımdan çıkmayan bir cümlesi var. Şöyle demişti bir konuşmasında;

“İnsanın mutlu olması için, maddiyatla ilgili konularda arkasındakilere, maneviyatla ilgili konularda ise önündekilere bakması lazım...”

Konu çok güzel özetlendi bence.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.