LGS sonuçlarından çıkan sonuçlar

A -
A +
Yaklaşık 1 milyon öğrencinin katıldığı LGS sonuçları açıklandı. Katılım bu sene %83 olmuş. Bakanlık yeni sistemde sadece yüzde 10’u ilgilendiren bir sınav olacağını duyurmuştu. Ve sınava girecek öğrenci oranının çok daha düşük olacağı ön görülüyordu. Ama hesap çarşıya uymadı.
 
Çünkü sınava girmiyor olmak, öğrenciler ve veliler tarafından büyük bir başarısızlık olarak görülüyor. Tabii bu arada, sınavdan düşük puan alan ve günlerce hısım akrabaya hesap vermek zorunda olan çocukların psikolojisi göz ardı ediliyor.
Askerde komando olmak için önce boya, kiloya ve genel sağlık durumuna bakılır. Başvuru sonra yapılır. Ama mevcut durumda boyuna, kilosuna ve sağlık durumuna bakmadan herkese komando eğitimi veriliyor. Sonra elleri bağlı, ters olarak halata tırmanamayan adaylar “başarısız” olarak etiketleniyor.
 
Sınavdan dört eşit taksite bölünmüş bir hayal kırıklığıyla çıkan çocuklar, liseye 0-4 yenik başlıyorlar. Böylece okullar sosyal dışlanmanın merkezi hâline geliyor. Rekabeti tetikleyen, sıralama düzeninde öğrencileri ötekileştiren, dışlayan ve dışlananları yok sayan bu sistem, yüz kişiden sadece onuna gülümserken, doksanına kaş çatıyor. 
 
Bizim rekabet yerine iş birliğini, girişimcilik yerine iyi insan olmayı hedefleyen bir programa ihtiyacımız var. Ama mevcut durumda okullar, iş dünyasına hizmet edecek bireyler yetiştiren kurumlar olmaktan öteye geçemiyor.
 
İşin kötüsü iş dünyası da eleman ilanlarına “en az üç yıl tecrübe” şartı koyarak, üniversite eğitiminin öğrencileri iş hayatına hazırlayamadığını resmen ilan ediyor. Sonuç olarak ne okula ne de iş dünyasına yaranamayan gençler, toplumda kaybolup gidiyor.
 
Çuvaldız
 
Sisteme iyi yüklendik. Şimdi biraz de kendimize bakalım.
Veliler olarak eğitimi bir tüketim tercihi olarak görmeye başladık. Okulda kodlama veya düşünme becerileri dersi yoksa oradan hemen uzaklaşıyoruz. Öğretmen kadrosunu araştırmak yerine kulüp faaliyetlerine bakıyoruz.
 
"Acaba yüzme havuzu olimpik mi yarı olimpik mi?" veya “Tahtalar ne kadar akıllı?” diye düşünürken, meselenin özünden uzaklaşıyoruz. Okullar da kendilerini veli taleplerine göre konumlandırdığı için, kısır bir şekilde dönüp duruyoruz işte. 
Ama LGS 2022 sonuçlarına göre düşünmemiz gereken başka konular olduğu ortaya çıkıyor. Çünkü Türkiye ortalamalarına göre, Türkçede 20 soruda 9,22 doğru cevap, Matematikte 20 soruda 4,74 doğru cevap var.
 
Bu çocuklar yarım Türkçeyle nasıl düşünecek, çeyrek matematikle nasıl kodlayacaklar? Bunu düşünen yok.
Hiç kusura bakmayın ama ana yemek bayatsa, sofraya serpilen mezelere artık karnımız tok.
 
Eti de benim, kemiği de!
 
Önceden “Eti de sizin, kemiği de” diyen veliler yok oldu. “Eti de benim kemiği de. Siz sadece tartın!” diyen bir veli profili geldi. Bunun sonucunda da özel okullar bir karar alırken kılı kırk bir yarmaya başladı.
 
Artık şunu iyi anlamamız lazım; Aşırı bilinçli velilerin giriştikleri mücadele sonucunda, nabza göre eğitim veren okulların sayısı hızla artıyor. Okul sayısı artınca rekabet kızışıyor ve farklı olmak uğruna ha bire vitrine yeni şeyler konuyor.
Bu arada Türkçe ve matematik gibi temel dersler göz ardı ediliyor. Ve yetişkinlerin bu rekabet yarışında, kaybeden çocuklar oluyor.
 
Artık başarı ve mutluluğun alınıp satılabilen bir şey olmadığını anlamamız lazım. Bunun için acilen üç şeye ihtiyaç var;
1- "Dünya kadar para verdik, çocuk akşama kadar tahta sıranın üzerinde oturuyor" şeklinde düşünen veli tipi değişecek.
2- "Vitrini iyice parlatıp kayıtları patlatalım da eğitimi bir ara konuşuruz" diyen okul sahiplerinin aklı başına gelecek.
3- Bakanlık, velilere sunulan vaatlerin ne kadar gerçekçi olduğunu denetleyecek ve gerektiğinde müdahale edecek.
Aksi hâlde çocukların sırtına yüklediğimiz o parlak gelecek, maalesef gelemeyecek.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.